Şanghay İş Birliği Örgütü’nün (ŞİÖ) 25’inci Devlet Başkanları Konseyi Toplantısı’nı değişen ittifak ilişkileri ve küresel saflaşmalarda kritik ağırlık noktası bağlamında dikkat çekiyor. Asya ve Orta Doğu’nun önde gelen liderleri ve delegasyonları bugün Çin’in liman kenti Tianjin’de gerçekleşen Şanghay İş Birliği Örgütü (SİÖ) zirvesi için bir araya geldi. ŞİÖ ile diyalog ortağı olan Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği zirve, oluşumun şimdiye kadarki en büyük toplantısı.
21.yüzyılın üçüncü on yılına girerken uluslararası sistem, Soğuk Savaş sonrası kurulan Batı merkezli düzenin sınırlarına dayanmış durumda. ABD ve Avrupa Birliği’nin ekonomik ve güvenlik alanındaki etkinliğinin aşınması, Asya merkezli yeni güç odaklarının yükselmesi ve küresel Güney ülkelerinin daha fazla söz sahibi olma talepleri, çok kutupluluğa geçiş sürecini hızlandırıyor. Bu çerçevede, 2025 yılında Çin’in Tianj’in kentinde düzenlenen Şanghay İş Birliği Örgütü 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, yalnızca bölgesel değil küresel ölçekte “ittifak ilişkilerinin yeniden tanımlandığı” bir dönemeç olarak öne çıkmaktadır.
2001 yılında Çin, Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan tarafından kurulan ŞİÖ, başlangıçta sınır güvenliği ve terörle mücadele amacı taşırken zamanla çok boyutlu bir örgüte evrildi. 2017’de Hindistan ve Pakistan’ın katılımıyla küresel nüfusun yarısına yaklaşan bir yapıya kavuştu; 2023’te İran, 2024’te Belarus tam üye oldu. Bugün ŞİÖ, 10 tam üye, 2 gözlemci devlet, 14 diyalog ortağı ile Avrasya’nın en geniş siyasi-iktisadi güvenlik platformlarından biridir. Üye ülkeler, dünya nüfusunun yaklaşık %42’sini ve küresel GSYH’nin dörtte birini temsil etmektedir.
Bu hacim, ŞİÖ’nün yalnızca bir güvenlik örgütü değil, aynı zamanda küresel saflaşmalarda dengeleyici bir blok haline gelmesine olanak tanımaktadır.
Zirvenin Küresel Konjonktürdeki Yeri :“Yeni Küresel Düzen”
Tianjin Zirvesi, ABD’nin Çin’e karşı yüksek teknoloji kısıtlamaları ve gümrük tarifelerini artırdığı, Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle Batı yaptırımları altında sıkıştığı ve Hindistan’ın Batı ile stratejik ortaklık ile Avrasya güç dengeleri arasında denge politikası izlediği bir dönemde gerçekleşti. Bu bağlamda zirve, Batı merkezli ittifaklara alternatif bir kutbun konsolidasyonu olarak değerlendirilebilir.
Çin Devlet Başkanı Xi Jinping zirvede yaptığı konuşmada, “Soğuk Savaş zihniyetine ve blok siyasetine karşı çıkılması” gerektiğini vurguladı. Çin, ŞİÖ’yü yalnızca bölgesel güvenlik platformu değil, aynı zamanda küresel yönetişimde alternatif bir model olarak sunmaktadır.
Xi’nin önerileri üç başlık altında toplanabilir:
Ekonomik Bağımsızlık: Çin, üyeler arasında ulusal para birimleriyle ticareti teşvik ederek dolar bağımlılığını azaltmayı hedefliyor. Ayrıca bir ŞİÖ Kalkınma Bankası kurulması gündeme geldi.
Teknoloji ve Enerji İş Birliği: Yapay zeka, dijital ekonomi ve yeşil enerji alanlarında ortak projeler önerildi.
Kültürel ve Eğitimsel Entegrasyon: Ortak burs programları, gençlik değişim programları ve “medeniyetler arası diyalog” vurgusu ile Batı’nın tek kutuplu kültürel hegemonyasına alternatif inşa edilmeye çalışılıyor.
Bu adımlar, Çin’in ŞİÖ’yü Batı’nın kurumsal gücüne karşı stratejik bir ağırlık noktası haline getirme amacını net biçimde ortaya koymaktadır.
Rusya’nın Çok Kutuplu Dünya Perspektifi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, zirvede yaptığı konuşmada Batı’nın “revizyonist” ve “militarist” politikalarını eleştirdi. Özellikle Almanya ve Japonya’nın yeniden silahlanma sürecine girmesini küresel güvenlik için tehdit olarak tanımladı.
Moskova, Ukrayna savaşı sonrası Batı’dan kopuş sürecinde ŞİÖ’yü stratejik nefes alanı olarak görmektedir. Rusya açısından örgüt, hem Asya pazarlarına erişim hem de Batı karşıtı söylemini meşrulaştıran çok taraflı bir diplomatik çerçeve sunmaktadır. Çin-Rusya yakınlaşması bu zirvede bir kez daha sergilenmiş, iki liderin uzun süreli dostane diyaloğu basına yansımıştır.
Putin’in mesajı açıktır: ŞİÖ, NATO’ya karşı bir “Avrasya dayanışma ekseni” işlevi görebilir.
Hindistan’ın Denge Arayışı
ŞİÖ’nün en kritik üyelerinden biri olan Hindistan, hem örgütün hem de küresel saflaşmaların geleceğinde belirleyici bir role sahiptir. Başbakan Narendra Modi, zirvede dört temel alana dikkat çekti: güvenlik, bağlantısallık, enerji ve fırsatlar.
Ancak Hindistan’ın konumu karmaşıktır:
Bir yandan ABD ile QUAD (ABD, Japonya, Avustralya, Hindistan) çerçevesinde Hint-Pasifik stratejisine katılmakta,
Diğer yandan ŞİÖ aracılığıyla Avrasya’da Çin ve Rusya ile iş birliği geliştirmektedir.
Modi’nin terörle mücadelede “çifte standartlara karşı çıkılması” vurgusu, Pakistan’ı hedef alırken; Çin ile “ticaret açığının azaltılması” çağrısı, ekonomik pragmatizmi öne çıkarmaktadır. Hindistan, bu zirvede “dengeleyici güç” rolünü pekiştirmiştir.
Türkiye, İran ve Diğer Üyelerin Katkısı
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımı, Ankara’nın Batı ittifakıyla ilişkilerinde sorun yaşadığı bir dönemde Avrasya seçeneklerini canlı tutma stratejisinin göstergesidir. Türkiye’nin enerji koridorları ve Orta Asya ile tarihsel bağları, ŞİÖ içinde ayrı bir önem taşımaktadır.
İran Cumhurbaşkanı Pezeshkian, örgütü Batı yaptırımlarına karşı “ekonomik dayanışma” platformu olarak tanımladı. İran’ın enerji kaynakları ve stratejik coğrafyası, ŞİÖ’nün küresel ağırlığını artırmaktadır.
Kazakistan, Özbekistan ve diğer Orta Asya üyeleri ise, Çin ile Rusya arasındaki rekabetin gölgesinde dengeleyici bölgesel aktörler olarak hareket etmektedir. Bu ülkeler, altyapı yatırımları ve ticari entegrasyon açısından ŞİÖ’nün pratik işlevselliğini güçlendirmektedir.
Küresel Saflaşmalarda ŞİÖ’nün Yeri: Güvenlik ve Yeni Alanlarda İş Birliği
Zirvede güvenlik başlığı öne çıkan konulardan biri oldu. ŞİÖ Terörle Mücadele Bölgesel Yapısı (RATS) üzerinden terörizm, aşırılıkçılık ve uyuşturucu kaçakçılığına karşı ortak mekanizmalar genişletildi. Ayrıca:
Siber güvenlik ve yapay zekâ tehditleri,
Yeşil sanayi dönüşümü,
Afet yönetimi ve sağlık iş birlikleri gündeme geldi.
Bu çerçevede ŞİÖ, klasik güvenlik örgütü tanımını aşarak, “yumuşak güvenlik” ve “yeni tehditler” alanına genişlemektedir.
Zirveden çıkan en önemli sonuç, ŞİÖ’nün küresel saflaşmalarda bir “kritik ağırlık noktası” haline geldiğinin teyididir. Bu ağırlık üç eksen üzerinde şekilleniyor:
Batı Karşıtı Söylem: Çin ve Rusya öncülüğünde ABD merkezli ittifaklara meydan okuma.
Küresel Güney Dayanışması: İran, Hindistan, Türkiye gibi aktörlerle gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarını koruma.
Çok Kutupluluk: Tek merkezli bir dünya yerine bölgesel güç merkezlerinin dengeleyici rolü.
Bu tablo, “Yeni Soğuk Savaş” tartışmalarının ötesinde, daha karmaşık bir çok kutuplu saflaşma sürecine işaret etmektedir.
Her ne kadar zirve çok kutupluluğu pekiştiren bir görüntü sunsa da ŞİÖ’nün yapısal sorunları da göz ardı edilemez:
Çin-Hindistan Rekabeti: İki büyük Asya gücü arasındaki sınır anlaşmazlıkları ve jeopolitik çekişme, örgütün uyumunu zorlaştırıyor.
Rusya-Çin Asimetrisi: Rusya siyasi-askeri ağırlık peşindeyken, Çin ekonomik-finansal liderliği dayatıyor.
Çeşitli Rejim Tipleri: Otoriter, demokratik ve hibrit rejimlerin aynı platformda bulunması karar alma süreçlerini karmaşık hale getiriyor.
Batı ile İlişkiler: Üyelerin çoğu Batı ile ekonomik bağlarını koparmış değil; bu da “Batı karşıtı blok” imajının sınırlı kalmasına yol açıyor.
Dolayısıyla ŞİÖ, küresel saflaşmalarda ağırlık merkezi olmakla birlikte, içsel çelişkiler nedeniyle henüz yekpare bir blok niteliği taşımamaktadır.
Sonuç: Stratejik Ağırlığın Doğu’ya Kayışı
ŞİÖ’nün 25. Devlet Başkanları Konseyi Zirvesi, uluslararası sistemde güç dengesinin Doğu’ya kaydığını bir kez daha göstermiştir. Çin’in ekonomik kapasitesi, Rusya’nın jeopolitik meydan okuması, Hindistan’ın stratejik dengeleyici rolü, İran ve Türkiye gibi aktörlerin katılımıyla örgüt, Batı karşıtı ve küresel Güney yanlısı bir alternatif kutup kimliği kazanmaktadır.
Bu gelişme, Soğuk Savaş mantığına dayalı ikili bloklaşmadan ziyade, çok katmanlı ve çok merkezli bir küresel saflaşmanın doğmakta olduğuna işaret etmektedir. ŞİÖ, bu yeni saflaşmada yalnızca bir “ittifak” değil, kritik ağırlık noktası haline gelerek küresel düzenin geleceğini şekillendirecek başlıca platformlardan biri olma yolundadır.
Yorumlar (0)