Kişi, çoğu zaman her şeyi öğrendiğini ve bildiğini sanma şeklinde bir yanılgı içindedir. Aslında kişi, sürekli olarak kendisiyle, insanlıkla ve doğayla ilgili şeyleri öğrendiği sürece gelişmekte, olgunlaşmakta ve gelişmektedir. Bireyin öğrenmesi gereken en önemli konu, kendisidir. Kendisine dair yeni şeyler öğrenen ve gelişen birey, aslında insana ve doğaya dair yeni şeyler öğreniyor demektir. Olmayan hayali şeylerin bilgisinin peşine düşmek, onları sevmeye şartlanmak aslında, insanın kendisine ve doğaya yabancılaşması, sahte ve hayali kurgulara köle ve bağımlı olması anlamına gelmektedir.Kendimizi merkeze aldığımız, kendimizi hayata dahil ettiğimiz sürece kendimize dair şeyler öğrenmekte ve gelişmekteyiz. Konuşmamız, tartışmamız, araştırmamız, sorgulamamız ve soruşturmamız gereken en önemli konu, kendimiziz. Hep eski benliklerimi geride bırakarak yeni benler oluşturmak, kendimizi sevme macerasının sonu olmayan meyveleridir. Kendi benliği hakkında konuşmayı, düşünmeyi, düşlemeyi, duygulanmayı ve duyarlı olmayı bilmeyen ve öğrenmeyen kişi, aslında kendisini donduruyor, cansızlaştırıyor ve tüketiyor.
Sözümüz, duygumuz, düşüncemiz, düşümüz ve duyarlılığımız beni, benime ve benliğime bağlayabilmelidir. Benimle ve benliğimle ilgisiz konuşmalar, tartışmalar, kurallar, kalıblar ve kaynaklar, her ne olursa olsunlar beni bana yabancılaştırdığı gibi, benim diğer insanlarla ve doğayla olan ilişkimi ve bağlarımı da koparmaktadırlar.Benimi geliştirmedikçe, insanlığımı ve doğayı geliştirmem mümkün değildir. Dış dünyaya ve diğer insanlara odaklanmak, insanüstü ve ötesi kurgular için bir şey yaptığını sanmak, iyilik, doğruluk ve güzellik değildir. Başkalarını sevmek uğruna kendimizi kontrol ederek kendimizden vazgeçmek ve fada etmek, tam bir akılsızlık durumudur. İyilik, doğruluk ve güzellik kendime odaklanarak bir şeyler yapmaktır. Duygularımı, düşlerimi, düşüncelerimi ve duyarlılıklarımı sürekli olarak bakım altında tutmaya ve onları yenilemeye ihtiyaç vardır.Verimli ve yapıcı anlamda benimi ve benliğimi keşfetmek ve öğrenmek, diğer insanlara ve doğaya dair yeni kapıların ve ufukların açılmasına imkanlar oluşturmaktadır. Hayatım, kendime dair olmalıdır. Hep dışarıdan dayatılan otoritelere, güçlere, kalıblara, kimliklere ve kurgulara göre yaşamak, benliğin yok olması ve hayatın yaşanmaması anlamına gelmektedir.
Kendine önem vermek ve kendini öncelikli hale getirmek, kendini sevmektir. Dünya, kendime dair olandır. Bana dair olmayan şey, dünyam olmadığı gibi, güzel, iyi ve gerçek de değildir. Bireyin, başkalarının kendisini sevme adı altında kendini onaylamalarına, takdir etmelerine ve tepki göstermelerine ihtiyacı yoktur.Hiçkimsenin beni sevmek şeklinde bir görevi, sorumluluğu ve borcu yoktur. Benim kendime karşı kendimi sevmek şeklinde görevim ve sorumluluğum vardır. Benimi sevmek, kendimdeki ışığı, kaynağı ve değeri keşfetmektir. Bireyin, asli anlamda ihtiyaç duyduğu şey, verimli ve yaratıcı şekilde kendini sevmesidir. Başkalarından bizi sevmelerini istemeye gerek yoktur. İhtiyaç duyduğumuz şey kendimizden, kendimizi sevmeyi istemektir. Esas erdem dışarıdan dayatılan otoriteleri, güçleri kurumları, kaynakları, kalıbları, kültürleri, kimlikleri, kurguları sevmek, her şeyimizi onlar için feda etmek değildir. Sevmek, çılgınlık değildir. Sevmek, kendimize özen göstermekle ve önem vermekle gerçekleşen bir tecrübedir. Dünyada farklılık yaratmak, kişinin benini ve benliğini sevmesiyle başlar. Kendini severek kendinde farklılık yaratan birey, dünyadaki herşeyde de farklılık yaratmanın imkanlarını oluşturabilir.
Yorumlar (0)