Murat Güzel Yazdı: Popüler Irkçılığın Felsefi Köklerine
Immanuel Kant, 1764'te yayımlanan “Yüce ve Güzel Olanı Hissetme Üzerine Gözlemler” adlı eserinde, Afrika siyahlarının doğadan zeka alamadıklarını öne sürerken Hegel, siyahların insanlığın yüz karası olduğunu ve Afrika'nın ve Afrikalıların Dünya'da ortaya çıkamayacağını...

Murat Güzel / Yazar
Immanuel Kant, 1764'te yayımlanan “Yüce ve Güzel Olanı Hissetme Üzerine Gözlemler” adlı eserinde, Afrika siyahlarının doğadan zeka alamadıklarını öne sürerken Hegel, siyahların insanlığın yüz karası olduğunu ve Afrika'nın ve Afrikalıların Dünya'da ortaya çıkamayacağını, çünkü bu yönde herhangi bir gelişme sergileyemediklerini “Tarih Felsefesi Dersleri”nde. David Hume, Immanuel Kant ve Georg Wilhelm Friedrich Hegel gibi diğer birçok batılı filozof da batıda yaşayan insanların diğerlerini, biyolojik ve kültürel açılardan aşağıda görerek ırkların genel başlığı altında toparlayabileceğimiz birçok sorunun oluşumuna yol açtıklarını söylemek mümkündür. Aydınlanma olarak bilinen dönemlerde Avrupa'da bir şeye kavuşan hemen onun felsefesinin benzerleriyle ilgili dilekler görülür. Bir anlamda ırkçılığın mübah gösterdiğine yol açmanın şeklinin ana hatlarını oluştururlar.
Deyım yerindeyse modern çağlarda bu düşünme şekli, ırkçılığı hem mümkün hem de ona bir talep oluşturulur. Baumann'ın deyişiyle başarısının yalnızca beşerî yüksek değerlerle ölçülebildiği, ilan edilmiş bir çağ, sınırların aşılmasının eskisinden de daha kolay olduğu yeni saklandığı, sınıf çizmenin ve erişim korumasının kefaretini doldurduğu bir yakıştırma teorisine gerek duyar. İnsan gruplarını, iktidarını, sınıfsal, konumsal ve kültürel durumuna göre birbirinden farklı bu farklı yaklaşımlara karşı yabancılara karşı nefret için gerekli örnek ve stereotipleri de üretmektedir. Irkçılığın “İşgalleri, köleliği ve sömürgeciliği haklı çıkarmak ve meşru göstermek adına ortaya atılmış bir teori”, eski zamanlarda “ötekinin farklı biçimlerde ele alınmasına bağlı olarak ortaya çıkan aslında geleneksel bir fenomen” uygulaması yapılmıştır. Onun kültürel tarihi hemen hemen modern Avrupa tarihinde izlenebilir. Modernlikle mümkün olan ırkçılığı Avrupa'nın kendi sömürgeci geçmişini meşrulaştırmakta önemli bir araç haline getirdiğini görürüz.
Bugün bilhassa Avrupa'da İslamofobi ve göçmen karşıtlığı olarak tezahür eden ırkçılığın kendisinden olmayanı dışlama ve bu göç hareketlerini gerçekleştirmek amacıyla yabancı düşmanlığını yaymanın bir aracına dönüştüğü belirtilmeli. En iyi Almanya'da yaşanan Solingen fecaatiyle özetlenebilecek hareketlerin bir şekilde Avrupa yönetici akılları tarafından da desteklendiği iddia edilebilir.
Türkiye'de bilhassa Suriyeli-Afgan muhacirler üzerinden kendi bir alan açmaya çalışan teşebbüslerin ise Avrupalı benzerlerine göre böylesi bir ayrılıkların arka planı yoktu, bu nedenle bazı ekonomik özellikleri kendine günümüzde mazeret olarak mevcut bulunmaktadır. Felsefi arka planın olmayışını en iyi insanın yaşadığı bazı ekonomik sıkıntıları kullanan bazı girişimlerin hep popüler bölümlere ve fantezilere dayanarak çıkış çıkışını kanıtlar. Bu girişimler sırasında ya ırkçılar arasında yaralanmayacak bir araya gelen olaylar ya icat edilir ya da vuku yaşanan olaylar ırkçılığa yarayacak şekilde yalan ve dedikoduyla çarpışılmaya çalışılır. Bu yerde bu tür yalan ve dedikodu yoluyla çarpışmalar için sosyal medyanın Hızı kullanılarak bazı toplumsal infiallere yol açıldığı kaydedildi. Herhangi bir kurtuluş arka planı bulunmayan popüler tasavvurlar yoluyla sürdürülen muhacirler durdurulan propagandaların Kayseri'de olana benzer şekilde güvenlik meselesi ve maliyetine dönüşmesine dikkat edilmelidi
Gerek Avrupa'da yaygın ırkçıların bir araya getirilmesi Türkiye'de yaygınlaşmaya çalışan benzeri tutumların seküler bir akılla ortaya çıkmaları da ilginç değil bile dikkat çekicidir. Türkiye'de kendini Tengrici sayan zevatın bilhassa Suriyeli ve Afgan muhacir düşmanlığı görülüyordu. Sözümona Türkiye'nin iyiliğini düşünen bu zevatın düşmanlıkları genellikle Avrupa dışından gelen göçmenlerden ayrılıp uzaklaşıyor. Burada bile seçici bir tavır sergileyen uluslararası politik oyunlara payanda olmakta da sormuyorlar.