Sümeyra Türk Yazdı: Teknokent Mi, Sosyokent Mi? Türkiye'nin Geleceği İki Merkezde Atıyor
TEKNOKENT Mİ, SOSYOKENT Mİ? TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ İKİ MERKEZDE ATIYOR
Sümeyra Türk – Stratejik İletişim Uzmanı
Teknoloji “nasıl yapılır”ı öğretir; sosyal bilim “neden yapılmalı”yı sorar.
Türkiye artık üreten bir ülke. Şimdi anlamaya da ihtiyacı var.
Bugün dünyada binlerce icat yapılıyor; ancak bunlardan sadece birkaçı insanların yaşamına gerçekten dokunabiliyor.
Çünkü ihtiyaç belirlenmeden yapılan her icat, bir noktada raflarda kalmaya mahkûm oluyor.
“İhtiyaçlar icatların anasıdır.”
İşte tam da bu nedenle sosyal bilimler, ihtiyaçların belirlenmesi, toplumun bu yenilikleri nasıl algıladığı ve ne kadar benimsediği konusunda vazgeçilmez bir rehberdir.
Ne var ki bizim gibi ülkelerde, sosyal bilimler hâlâ teknolojinin gölgesinde kalıyor; ne teşviklerde ne de stratejik desteklerde gereken değeri görebiliyor.
Türkiye’nin 90’dan fazla Teknokenti var.
2.500’den fazla firma, 100 bini aşkın Ar-Ge çalışanı ve 15 milyar TL’yi geçen ihracat hacmiyle, artık teknoloji üreten bir ülkeyiz.
ODTÜ Teknokent, İTÜ Arı Teknokent, Bilkent Cyberpark, TÜBİTAK MAM…
Her biri;
• Uçan araba,
• Yerli 5G teknolojisi,
• Kanser ilacı molekülü,
• Savunma sanayi projeleri üretiyor.
Ama bir soru eksik:
“Bu icatlar toplumda ne tür etkiler yaratacak?”
Teknokent “nasıl yapılır”ı çözer.
Ama “neden yapılmalı, kim için yapılmalı, sonra ne olacak”ı sorgulayan Sosyokent’tir.
Sosyokent: Teknokent’in Vicdanı
Dünya bu gerçeği fark etti.
Toronto: Centre for Social Innovation teknokentlerle birlikte toplumsal çözümler geliştiriyor.
Kopenhag: Ørestad Innovation City “akıllı şehir” projelerini sosyal uyum testinden geçiriyor.
Seul: Social Economy Center her teknolojiyi “toplumsal fayda” açısından değerlendiriyor.
Türkiye’de ise sadece Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi bu alanda öncülük ediyor.
Ülkemizin ilk ve tek sosyokenti.
Ama artık yetmez; bu model Türkiye’nin dört bir yanında olmalı.
Analiz: Türkiye’de Sosyokent Neden Yaygınlaşmıyor?
“Sosyokent” kavramı, üniversitelerin veya araştırma kurumlarının bilimsel, teknolojik ve sosyal araştırmaları pratiğe dönüştürdüğü, inovasyon ve sanayi iş birliklerinin yoğunlaştığı alanları ifade eder.
Yani sosyokent, hem bilimsel üretimi hem de ekonomik ve toplumsal kalkınmayı aynı çatı altında birleştirmeyi amaçlar.
Ancak Türkiye’de sosyokentlerin yaygınlaşmamasının ardında beş temel neden bulunuyor:
1. Kaynak ve Öncelik Sorunu:
Kamu ve özel sektör kaynakları genellikle kısa vadede ekonomik getiri sağlayan alanlara yöneliyor.
Sosyokentler ise uzun vadeli yatırımlar gerektiriyor ve ilk yıllarda görünür finansal sonuçlar vermiyor.
2. Sanayi-Akademi İş Birliği Eksikliği:
Başarılı sosyokentler, üniversiteler ile özel sektör arasında güçlü bağlar gerektirir.
Türkiye’de bu ilişki hâlâ sınırlı; bürokratik engeller, projelerin verimli yürütülmesini zorlaştırıyor.
3. Bürokrasi ve Yasal Engeller:
Sosyal araştırma odaklı Ar-Ge girişimleri için esnek bir mevzuat eksikliği var.
Patent, yatırım kolaylığı ve teşvik mekanizmaları teknoloji kadar sosyal inovasyonu desteklemiyor.
4. Farkındalık Eksikliği:
Sosyokent fikri henüz “stratejik öncelik” olarak görülmüyor.
Üniversiteler, girişimciler ve kamu kurumları tarafından yeterince tanınmıyor ve desteklenmiyor.
5. Kısa Vadeli Politikalar:
Türkiye’de planlamalar genellikle 3–5 yıllık dönemlerle sınırlı.
Oysa sosyokentlerin etkisi, on yıllara yayılan bir stratejik sabır gerektiriyor.
Kısa vadeli ekonomik öncelikler, bürokrasi, iş birliği eksikliği ve kültürel farkındalık yetersizliği sosyokentlerin önünü kesiyor.
Oysa başarılı bir sosyokent modeli için uzun vadeli strateji, kültürel dönüşüm ve güçlü kamu desteği şart.
2024 TÜBİTAK Rakamları: Sosyal Bilimlerin Görünen Yüzü
Sosyokentlerin neden gelişmediğini anlamak için bütçelere bakmak yeterli:
• TÜBİTAK Toplam Bütçe Gideri (2024 İlk 6 Ay): 13,9 milyar TL
(Tam yıl tahmini: ~28 milyar TL)
• ARDEB Toplam Proje Destek Bütçesi (2024): 10–12 milyar TL
• Fen Bilimleri (Mühendislik, Sağlık, Tarım, Doğa): ~9–10 milyar TL
• Sosyal Bilimler (SOBAG): ~500–800 milyon TL
Yani sosyal bilimlerin destek oranı toplam Ar-Ge bütçesinin yalnızca %5–6’sı civarında.
Oysa teknoloji kadar, insan davranışını, kültürü ve toplumsal etkileri anlamak da kalkınmanın bir parçasıdır.
Türkiye’de bilimsel yatırımların kalbi hâlâ fen ve mühendislikte atıyor.
Ancak Sosyokent vizyonu yaygınlaşırsa, sosyal bilimler artık bütçe tablosunun dipnotu değil, stratejik kararların merkezî aktörü olabilir.
Son Söz: Makine Kalbi Olmadan Sadece Gürültüdür
Türkiye, Teknokent’lerle “üreten” ülke oldu.
Sosyokent’lerle “anlayan” ülke olacak.
Bir gün dünya diyecek ki:
“Türkiye sadece drone yapmıyor,
drone’un toplumu nasıl etkileyeceğini de biliyor.”
Ve o gün, teknolojiyle sosyal bilimi birleştiren ülke, sadece geleceği yakalamayacak — geleceği yönetecek.
Sümeyra Türk
Stratejik İletişim Uzmanı