Sümeyra Türk Yazdı: Türkaylaşma: Kültürel Çekim Alanı ve Gönüllü Benimseme Süreci
Küreselleşmenin hızlandığı çağımızda, ülkelerin sınırlarını yalnızca haritalar değil, kültürün görünmez akışları da belirlemektedir...
 
                                                
                        Sümeyra Türk / Stratejik İletişim Uzmanı
Küreselleşmenin hızlandığı çağımızda, ülkelerin sınırlarını yalnızca haritalar değil, kültürün görünmez akışları da belirlemektedir. Bu bağlamda Türkiye, son yıllarda yalnızca bir coğrafi merkez değil; aynı zamanda kültürel bir çekim alanı haline gelmiştir. Bu yeni olguyu tanımlamak için giderek daha anlamlı hale gelen bir kavram var: Türkaylaşma.
Türkaylaşmanın Tanımı
Türkaylaşma, Türkiye merkezli kültürel çekim alanının etkisiyle, farklı toplumların Türk yaşam biçimini, estetik anlayışını, değer sistemini ve gündelik pratiklerini gönüllü biçimde benimseme sürecidir.
Bu süreç, tarihsel anlamda kullanılan “Türkleşme”den farklı olarak zorunluluk, asimilasyon ya da siyasal yönlendirme içermez. Türkaylaşma, iletişim, medya, eğitim, göç ve kültürel temas aracılığıyla doğal biçimde gerçekleşir.
Göç ve Kültürel Deneyim Aktarımı
Bugün milyonlarca sığınmacı, öğrenci ve geçici göçmen Türkiye’de yalnızca barınmakla kalmamakta; aynı zamanda bu ülkenin gündelik kültürünü doğrudan deneyimlemektedir. Sofra düzeninden selamlaşma biçimine, kahvaltı alışkanlığından misafir ağırlama kültürüne kadar pek çok unsur, bu bireylerin yaşam pratiğine yerleşmektedir.
Bu kişiler ülkelerine döndüklerinde, Türk mutfağının ürünlerini, yemek alışkanlıklarını ve toplumsal davranış modellerini beraberlerinde taşımaktadır. Böylece Türkaylaşma, göçün doğal sonucu olarak sınır ötesi bir kültürel dolaşım ağına dönüşmektedir.
Medya, Estetik ve Değer Aktarımı
Türk dizileri, filmleri, müziği ve dijital içerikleri, Türkaylaşmanın en görünür taşıyıcılarıdır. Bu ürünlerde temsil edilen aile bağları, toplumsal dayanışma, duygusal yoğunluk ve estetik sadelik, farklı kültürlerde güçlü bir karşılık bulmaktadır. Birçok Arap, Balkan veya Afrika ülkesinde Türk dizilerinin popülerliği, yalnızca görsel beğeniyle değil; bu dizilerin insan merkezli değer anlatısı ile ilgilidir.
Zorlamadan Yaygınlaşan Etki
Türkaylaşma, klasik anlamdaki kültürel yayılmalardan farklı olarak “hegemonik” değil, katılımcı ve gönüllü bir etkileşim biçimidir. Türkiye’nin kültürel etkisi, “yumuşak güç” (soft power) kavramını aşan bir duygudaşlık alanı yaratmaktadır. Bu alan, zorlamadan değil; deneyim, sempati ve rıza yoluyla genişlemektedir.
Gönüllü Medeniyet Paylaşımı
Türkaylaşma, Türkiye’nin tarihsel birikimini modern dünyanın kültürel akışlarıyla buluşturan özgün bir süreçtir.
Bu süreçte deneyim asimilasyonun yerini, paylaşım hegemoninin önüne, gönüllü etkileşim ise kültürel dayatmanın üstüne geçmiştir.
Türkiye, bu yeni dönemde artık yalnızca bir ülke değil, anlam ve yaşam biçimi üreten bir medeniyet merkezidir.
 
                 
             
                                             
                                             
                                             
                                             
                                             
                                             
                                             
                                             
                                             
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                 
                                                