Ünsüz Türk Düşünürü Yazdı: Biraz da Utanmayı Konuşalım
Bir zamanlar “utanmak” insana aitti. Nezaketin, vicdanın ve terbiyenin sessiz bekçisiydi. İnsan, yaptığı şeyin yanlış olduğunu bilince yüzü kızarırdı; o kızarıklık, kalbin hâlâ hayatta olduğunun işaretiydi...

Ünsüz Türk Düşünürü / Yazar
Bir zamanlar “utanmak” insana aitti. Nezaketin, vicdanın ve terbiyenin sessiz bekçisiydi. İnsan, yaptığı şeyin yanlış olduğunu bilince yüzü kızarırdı; o kızarıklık, kalbin hâlâ hayatta olduğunun işaretiydi. Şimdi aynalara bakıyoruz, ama yüzlerimiz solgun; utanma duygusunu kaybettik, yerine “beğenilme arzusu” yerleşti.
Artık utanmıyoruz. Yalan söylerken, söz verirken, sözümüzü tutmazken… Kendi çıkarımızı başkalarının felaketinin üzerine inşa ederken bile. “Herkes yapıyor” diyerek kendimizi aklıyoruz. Hatalarımıza toplumsal meşruiyet kazandırmak için kalabalıklara sığınıyoruz. Oysa kalabalıklar bazen günahlarımızı değil, sadece korkaklığımızı gizler.
Modern insanın utanç eşiği ekranlarla birlikte düştü. Bir zamanlar gizlenen ayıplar, şimdi paylaşılıyor. Şöhret, artık sadece başarıya değil, bazen rezilliğe de dayanıyor. “Yeter ki görünür ol” çağında, utanmak başarısızlık sayılıyor. Oysa asıl başarısızlık, utanmayı kaybetmek.
Utanmak, bir yenilgi değil; insan olmanın en güçlü refleksidir. Utanan kişi hâlâ iyileşebilir. Hâlâ kalbinde bir ses vardır: “Bu doğru değil.” O ses, insanın son sığınağıdır. Onu kaybedince her şey mubah olur.
Bir toplumun çöküşü ekonomik krizlerle değil, utanma duygusunun yitimiyle başlar. Çünkü utanmayan insan, kendini de, toplumu da yakar.
Belki de yeniden başlamanın ilk adımı budur: Biraz durmak, biraz susmak, biraz da utanmayı konuşmak.