Her Şey Yerli Yerinde
Ahmet Hamdi Tanpınar öyle diyor bir şiirinde Her şey yerli yerinde; havuz başında servi Bir dolap gıcırdıyor uzaklarda durmadan, Eşya aksetmiş gibi tılsımlı bir uykudan, Sarmaşıklar ve böcek sesleri...
İnsan, kendi hayatını, maneviyatını, felsefesini, sanatını, bilimini, ilişkilerini oluşturabilecek kapasiteye ve yeteneklere sahiptir. İnsanın kendi hayatını, metafiziğini, maneviyatını, felsefesini, bilimini ve sanatını yaşamak için vehimlere, kurgulara, yalanlara, yanlışlara ve yanılsamalara ihtiyacı yoktur. İnsan, doğal olarak akla sahiptir. İnsanın aklını sürekli olarak aktif halde tutmasını sağlayan sınırsız bir doğa vardır. Evrenin uçsuz bucaksızlığı, insanın aklını sürekli ve sınırsız bir şekilde kullanmasını sağlamaktadır.
İnsan, hiçbir inanca, kalıba, kuruma ve kaynağa mahkum değildir. Birey, bütün inançlarla, kalıplarla, kimliklerle ve kaynaklarla doğduktan sonra karşılaşmakta ve onlara maruz kalmaktadır.İnsan için doğal olan sahip olduğu akıldır. Akılla doğan insan, daha sonra içinde doğduğu ailesi, kültür ve kimlikler tarafından akılsızlaştırılmaktadır.Aklını geliştirdikçe ve kullandıkça kişi, sonradan maruz kaldığı yapay kurguların ve kimliklerin ötesine geçerek olgunlaşabilmekte ve gelişebilmektedir. Kişi, yapay kimlikleri ve kurguları kendisi için değişmez çerçevelere ve kimliklere dönüştürmesi halinde duygusal, bilişsel, düşünsel ve duyusal olarak çocuksu düzeyde kalmaktan kurtulamamaktadır.
Aklın amaccı, insanı kuvvetlendirmektir, olgunlaştırmaktır ve geliştirmektir. Aklın amacı, olmayan vehimleri, kurguları ve yanılsamaları doğrulamaya ve ispatlamaya kalkmak değildir. Akıl, doğa içerisindeki olguları araştırarak, açıklayarak ve anlayarak insana gelişmenin ve olgunlaşmanın kapılarını ve imkanlarını açmaktadır. Akıldan daha üstün olduğu iddia edilen yollar ve kurgular, insan tahayyülünün ve aklının ürünleridirler. Bilim, felsefe, sanat, maneviyat ve edebiyat, akıl varolduğu gerçekleşebilecek faaliyetlerdir. Aslında aklı olmayanın, hiçbir şeyi yoktur. Hiçbir vehim, kurgu ve yanılgı, aklın alternatifi olamaz. İnsan, akılla varlığını ve evreni idrak etmeli, araştırmalı, açıklamalı ve anlamalıdır.
Akıl, mevcut çağı yaşamamızı gerektirmektedir. Mevcut çağın teknolojisini, bilimini, felsefesini, maneviyatını, ilişkilerini, hukukunu, özgürlüğünü yaşamamız, aklın gereğidir. Geçmiş çağların köhnemiş ve küflenmiş felsefeleriyle, mitolojileriyle, ilişkileriyle, despotizmiyle günümüzü yaşamaya kalkmak, ilişkilerimizi yaşamak, korkunç bir çılgınlık halidir. Karanlık ve cehalet dönemlerinin kaynakları, kalıbları, kuralları ve kuralları, hep akıl, bilim, felsefe ve sanat karşıtı ve dışı olarak kurgulanmışlardır.Akılla mevcut çağı yaşamak yerine geçmiş çağların kalıblarına göre yaşamayı dayatanlar, aslında aklı ve hayatı ıskalatarak üzerimizde kontrol ve tahakküm kurmaya çalışmaktadırlar. Akıl, her türlü otoriter, totaliter ve doğmatik kontrol aracını ve kurumunu reddetmektedir. İnsanın insan üzerinde her ne adına olursa olsun tahakküm kurmaya çalışması, akıldışıdır ve çılgınlıktır.
Karanlık ve cehalet dönemlerinin kurallarıyla ve dayatmalarıyla insanın varoluşunu gerçekleştirmesi mümkün değildir. Kadın ve ekek bütün insanlık, ancak aklıyla, günümüzün bilimiyle, bilgisiyle, teknolojisiyle, hukukuyla ve özgürlüğüyle gelişebilir ve olgunlaşabilir. İnsanlığı ilkelliğe, vahşete ve fanatizme döndürmek için sürekli olarak üretilen karanlık ve cehalet dönemlerinin kalıbları ve kuralları, insanın gelişme ve olgunlaşma fikrini ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. İnsan, aklıyla öğrenebilir. İnsanın en büyük öğretmeni içinde yaşadığımız yeryüzüdür, doğadır ve evrendir. İnsanlığımızı gerçekleştirmek için aklını kullanan yeryüzünün öğrencileri olabiliriz.Muhteşem doğanın bir parçası olan ve onun içinde yaşayan insan, hakikati, güzeli ve iyiyi kendi içinde ve doğada arayabilir ve bulabilir.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)