19 Mayıs Gençlik Spor Bayramı’ nı kutladığımız şu günlerde, Milli Mücadele’ yi roman gibi anlatan bir tarih kitabı okuyorum. Mücadele’ nin başlangıç döneminden birkaç çizgiyi ilginize sunuyorum.
Bir miktar İngiliz askerinin bulunduğu Samsun’ da, asayiş bozuktu. Şehir eşrafıyla konuşmalar yaptığı bir gün, otele bir adam getirdiler. Adam, onu öldürmeye yönlendirildiğini söyleyip cebinden çıkardığı tabancasını masaya koymuştu. Ama konuşmalarını takip edince, halkı düşmandan kurtarmak istediği anlamıştı. “Ben de artık sendenim, Paşam” demişti…
Samsun’dan Havza’ ya giderken, yol kenarındaki tarlasını süren bir adam görmüştü. Ona, “buraların da” düşman işgaline uğrayacağı halde, pek rahat göründüğünü söylemişti. Adam, halkın ruh halini anlatan şu cevabı vermişti:
Üç kardeşi ile iki oğlunu Yemen’ de, Kafkas’ ta, Çanakkale’ de kaybetmişti. “Evde sekiz öksüz ile üç dul kalmış kadın var. Hepsi, sabanımın ucuna bakar. Şimdi benim vatanım da, yurdum da, şu tarlanın ucu.Düşman oraya gelinceye kadar, benden hayır yok.”
Havza’ da, Pontus çeteleri etkiliydi. Öyle ki halk, geceleri sokağa çıkamaz olmuştu.” Paşa, hükümete gönderdiği raporlarda,bölgedeki asayiş sorunun, “Türklerden değil, Rumlardan kaynaklandığını” belirtmişti.
Müdafai-i Hukuk cemiyeti kurulan Havza’ da, Cuma namazından sonra düzenlenen kalabalık bir mitingde konuşan Hoca Sıtkı şunları söylemişti:
“Ey cemaat! Düşmana karşı koymak için elde sopa lazımdır. Engücü yetmeyen, en fakir müslüman bile, bugünden tezi yok, bir sopa bulsun. Buna da gücüm yok diyebilen kimse var mı? Varsa, o da, evindeki kazmayı, keseri, bıçağı, o da yoksa, yumruğunu hazırlasın. Artık zamanı gelmiştir. Hazret_i Allah da, Peygamber Efendimiz de, böyle emrediyor:”
Amasya’ya varışının ertesi günü, maiyetiyle birlikte, Sultan beyazıt Camisi’n_ deki Cuma namazına katılmıştı. Emekli müftü Kamil Efendi’nin vaazından birkaç cümle şöyleydi:
“… milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür.” Padişah’ dan da, hükümetten de, hayır yoktur. Bu durumda, “Mustafa Kemal Hazretleri’ nin arkasından gidilmelidir.”
Mustafa Kemal, Amasya’da, Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey ile görüşmelerinden sonra, Amasya Bildirisi’ni hazırlamıştır. Bildirinin ilk maddesinde, “milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararının kurtaracağı” esası yer almıştı. Bildiri’ de, Sivas ve Erzurum kongrelerinin yapılacağı, “silahların işgalcilere asla verilmeyeceği” emri de vardı. Bildiri hemen, “bütün askeri birlikler, valilikler, mutasarrıflıklar ve Kuvayi Milliye teşkilatları” na telgrafla gönderilmişti…
Bildiri’ ye öfkelenen İstanbul hükümeti, Mustafa Kemal Paşa’yı 9. Ordu müfettişliğinden almıştı. Posta Telgraf Genel müdürü Refik Halid, yayımladığı “gizli bir talimat” ile, “Paşa’nın telgraflarının kabul edilmemesi” emrini vermişti…
Erzurum’da, Saray’ ın, İstanbula hemen dönmesi, “padişahın kesin buyruğu”dur telgrafına alınca, “… yüce askerlik mesleğinden istifamı takdim ile arz-ı veda eylerim” cevabını vermişti. Mücadele’ yi, bundan sonra, “milletin bir ferdi” olarak sürdürecekti…
Erzurum Kongresi’nin toplanmasından bir gün önce, İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon’ un akrabası olan yarbay Rawlinson, ziyaretine gelmişti. Rawlinson, kongre yapılmasın, zira “Hükümetin, bu Kongre’ nin toplanmasına müsaade etmez” diye tehdide kalkmıştı. Paşa, “Biz de,… kuvvete kuvvetle karşı koyar ve milletin kararını yerine getiririz” diyerek, yarbayı kapı dışarı etmişti…
Erzurum Müdafaa-i Hukuk cemiyeti’nin kongresi, 23 Temmuz 1919’da, Mustafa Kemal ‘in başkanlığında açılmıştır. Çalışmalar sonunda hazırlanan nizamnamede, ” Doğu vilayetleri’ nin” parçalanamayacağı, “Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı teminatı” alınacağı, “saldırılara karşı savunma ve karşı koyma yoluna” gidileceği, “Hükümetin görevini yapmaması halinde, millete vatanı korumak için gerekenleri yapma yetkisi” tanınıyordu…
Mustafa Kemal’ e , Kongre kararlarını yürütecek olan “temsil heyeti” nin başkanı görevi verilmişti.
On maddelik Kongre kararları, bir beyanname ile “bütün memlekete ilan” edilmişti…
O devrede ordu müfettişliğine tayin edilen kolordu Komutanı Kazım Karabekir paşa, “Mustafa Kemal ve Rauf hakkındaki tutuklama kararı” nı tanımamıştır.(1)
Alt başlığı “Ya istiklal ya ölüm” olan tarih kitabını, kah gözlerim yaşlanarak, kah da kahkaha atarak okuduğumu kaydedeyim. Özellikle gençlerin okumasını tavsiye ederim.
Yorumlar (0)