Dr. Ahmet Mollamehmet Yazdı: Noel, Kontakion, İman Hudutları
Dr. Ahmet Mollamehmet / Araştırmacı-Yazar
Noel, Hristiyan inancında Hz. Îsâ’nın doğumunun anıldığı kutsal zamandır. Ancak Noel, yalnızca tarihsel bir doğum hatırlaması değildir. Hristiyan teolojisinde Noel, Tanrı’nın insan sûretinde yeryüzüne gelişi olarak kabul edilen enkarnasyon inancının merkezî ifadesidir. Bu sebeple Noel, bir kültür günü olmaktan ziyade, doğrudan inançla ilgili bir hadise olarak değerlendirilir. Özellikle Doğu Hristiyanlığı’nda Noel, litürjik metinler ve ilâhiler aracılığıyla derinleştirilmiş, teolojik bir anlatıya dönüştürülmüştür.
Bu litürjik anlatının en önemli taşıyıcılarından biri kontakion türüdür. Kontakion (κοντάκιον), Bizans yani Rum Ortodoks geleneğinde ortaya çıkan, şiir ile ilâhinin birleştiği özgün bir edebî formdur. Kelime kökeni, parşömenin sarıldığı çubuk anlamındaki kontax’a dayanır. Bu etimoloji, kontakionun uzun, bütünlüklü ve anlatıcı bir metin olduğunu gösterir. Kontakion yalnızca okunan bir şiir değil, ayin içinde seslendirilen ve cemaatle birlikte tecrübe edilen bir inanç anlatımıdır.
Kontakionların temel konusu Hz. Îsâ merkezlidir. Doğum, çarmıh, diriliş ve kurtuluş öğretisi bu metinlerin ana eksenini oluşturur. Özellikle Noel kontakionları, Hz. Îsâ’nın doğumunu tarihsel bir olaydan çıkararak kozmik ve metafizik bir anlam alanına taşır. Bu metinlerde doğuş, yalnızca bir bebek doğumu değil; ilahî sırrın yeryüzünde görünür hâle gelişi olarak sunulur.
Tür olarak kontakion, Hristiyan Rum edebiyatında son derece merkezî bir yere sahiptir. Antik Yunan şiir geleneği, Kitâb-ı Mukaddes anlatıları ve kilise vaaz dili bu türde birleşir. Kontakion, ne sadece edebî bir şiirdir ne de yalnızca dogmatik bir metin; ikisi arasında kurulan güçlü bir köprüdür. Bu sebeple Rum Ortodoks edebiyatında kontakion, kutsal anlatının en etkili şiirsel formu kabul edilmiştir.
Kontakionların sanatsal yapısı hem dış hem iç unsurlardan oluşur. Dış yapıda ritim, ölçü, tekrar eden nakaratlar ve melodik yapı dikkat çeker. Bu özellikler, metnin cemaatle birlikte okunmasını ve dinlenmesini kolaylaştırır. İç yapıda ise paradokslar, tezatlar ve hayret duygusu öne çıkar. Doğmayanın doğması, kudret sahibinin bir mağarada dünyaya gelmesi gibi imgeler, bu şiirsel teolojinin temel anlatım araçlarıdır. Amaç, aklı ikna etmekten ziyade kalbi sarsmak ve inananı ilahî sır karşısında hayrete sevk etmektir.
Kontakion türünün en büyük ve en etkili ismi Romanos Melodos’tur. Altıncı yüzyılda yaşamış olan Romanos, yalnızca bir şair veya bestekâr değil; aynı zamanda güçlü bir anlatıcı ve teologdur. Onun metinlerinde kutsal metinler dramatik bir şiir formuna bürünür. Hz. Meryem konuşur, melekler cevap verir, çobanlar şaşırır ve insan bu ilahî hadisenin tam ortasına yerleştirilir. Romanos Melodos, kontakion türünü hem edebî hem teolojik açıdan zirveye taşıyan isim olarak kabul edilir.
Kontakionlar, beşinci ve altıncı yüzyıllardan itibaren yazılmaya ve bestelenmeye başlanmıştır. En parlak dönemleri Romanos Melodos’un yaşadığı devirdir. Kısa sürede kilise ayinlerinin vazgeçilmez unsurlarından biri hâline gelmiş, özellikle Noel ayinlerinde merkezî bir yer edinmiştir. Noel, kontakion türünün en yoğun üretildiği ve en güçlü biçimde icra edildiği litürjik zamanlardan biri olmuştur.
Romanos Melodos’a nispet edilen en meşhur Noel kontakionlarından biri “Ἡ Παρθένος σήμερον”dur. Metnin Rumca aslı şöyledir:
Ἡ Παρθένος σήμερον, τὸν ὑπερούσιον τίκτει,
Καὶ ἡ γῆ τὸ σπήλαιον, τῷ ἀπροσίτῳ προσάγει.
Ἄγγελοι μετὰ Ποιμένων δοξολογοῦσι,
Μάγοι δὲ μετὰ ἀστέρος ὁδοιποροῦσι·
Δι’ ἡμᾶς γὰρ ἐγεννήθη Παιδίον νέον,
ὁ πρὸ αἰώνων Θεός.
(Bakire bugün, her şeyin üstünde olanı doğurur;
Yeryüzü, yaklaşılmaz olana bir mağara sunar.
Melekler çobanlarla birlikte O’nu över,
Bilge kişiler yıldızın peşinden gider.
Çünkü bizim için yeni bir çocuk doğmuştur:
Çağlardan önce var olan Tanrı.)
Bu metin, doğuş hadisesini “σήμερον / bugün” vurgusuyla zamansızlaştırır. Doğum geçmişte kalmış bir olay değil, litürji içinde şimdi yaşanan bir sır olarak sunulur. Mağara imgesi tevazuu, çocuk imgesi ise ilahî kudretin zayıflıkta görünmesini temsil eder. Metin, baştan sona şiirsel bir paradoks üzerine kuruludur ve okuyucuyu aklî bir çözümden ziyade sessiz bir hayrete davet eder.
İslâm itikadında Hz. Îsâ’nın yeri ise açık ve nettir. Hz. Îsâ, Allah’ın kulu ve peygamberidir; mucizevî bir doğumla dünyaya gelmiştir ve büyük bir elçidir. Ancak İslâm inancı, Allah’ın doğmadığını ve doğurmadığını, ilahî zatın mahlûk sûretine girmediğini kesin biçimde ifade eder. Bu noktada enkarnasyon fikri, İslâm’ın tevhid anlayışıyla bağdaşmaz. Hristiyan Noel anlatısının merkezinde yer alan bu inanç, İslâm akaidi açısından reddedilen temel bir noktadır.
Bu nedenle Müslümanların Noel kutlamaları, yalnızca kültürel bir mesele olarak görülemez. Noel, doğrudan belirli bir inanç öğretisini ve teolojik kabulü temsil eder. Bir Müslümanın Noel’i kutlaması, bu kabulleri dolaylı biçimde onaylama veya meşrulaştırma riski taşır. Buradaki mesele başka din mensuplarına karşı olumsuz bir tavır değil; kendi inanç sınırlarını koruma hassasiyetidir.
Her dinin kendi değerlerine, sembollerine ve ritüellerine sahip çıkması, iman sadakatinin doğal bir sonucudur. İnançlar arası saygı, sınırların silinmesiyle değil; sınırların bilinmesiyle mümkündür. Bu bağlamda sıkça zikredilen “Kim bir kavme benzerse ondan olur” hadisi, kültürel etkileşimi değil, inanç ve ibadet alanındaki benzeşmeyi hedef alır. İnsanlarla iyi ilişkiler kurmak başka, onların dinî sembollerini ve ritüellerini benimsemek başkadır.
Sonuç olarak kontakionlar, Hristiyan inancının şiirle dile getirilmiş güçlü örnekleridir. İslâm geleneği ise peygamber sevgisini, itikadî sınırları titizlikle koruyarak şiirle ifade etmiştir. Mevlid metinleri bunun en belirgin örneklerindendir. Her iki gelenek de insanın kutsala yönelişini estetik bir dil ile anlatır; ancak anlamlarını kendi inanç dünyalarının sınırları içinde kazanırlar. Bu sınırları bilmek ve muhafaza etmek, çatışma değil; sadakattir. Sadakat ise bir dinin hem düşünsel hem estetik varlığını ayakta tutan en temel ilkedir.