SİYASET 2.0: OYLAR, VERİLER, BOT HESAPLAR
Bugün siyaset, sadece ekranlarda değil, ekranlarımızın arkasında, eşleşmelerin içinde yapılıyor. Peki, bu sessiz devrimin kesintisi gücü ne? ya da dijital çağda siyasetin arka planını kim yazıyor? Cevap basit: Veri ve teknoloji.
Artık siyaset, klasik ideolojik tartışmalardan çok, veri kazananların, insanların ve dijital yöntemlerin yönetimiyle şekilleniyor. Seçimleri, sadece ekranlarda değil, sosyal medya oluşumlarında, teklif sistemlerinde ve hatta arama motoru sonuçlarında yürütülüyor. Kimin, ne zaman neyi göreceğine karar veren seçimler, seçmen tercihlerini yönlendirecek kadar güçlü hale gelmiş durumda.
Bu sürecin kırılma örneklerinden biri, 2018'de patlak veren Facebook-Cambridge Analytica skandalı oldu. Milyonlarca öğrenci verisi, izinsiz bir şekilde toplanarak psikolojik profilleme için kayıt ve bu profiller üzerinden seçmen bölgesine yönlendirildi. Siyasi mesajlar, yaşayacakları korkulara, duygulara ve bilinçaltı değişikliklerine göre özelleştirilerek sunulmaktadır. Bu olay, verinin siyasette nasıl bir manipülasyon aracına dönüştüğünü tüm dünyaya gösterdi.
Benzer biçimde, 2016 yılında ABD başkanlık seçimlerinde Rusya'nın sosyal medya üzerinden yürüttüğü dezenformasyon kampanyası, dijital işlemler seçim sonuçları üzerinde doğrudan etkili olabilme düşüncelerini zihinlerde yer ettirdi. başka bir sahte hesap ve otomatik içerik üreticisi (botlar) seçme yoluyla etkilenmiş oldu. Bu durum, sadece bilgi değil, duygu yönetiminin de bir dış müdahale aracına dönüşebileceğini gösterdi.
Bot hesapları, sahte profiller ya da otomatik içerik üreten yazılımlar, hepsi siyasetin görünmeyen yüzlerinden oluşuyor. Bu araçlarla sadece bilgi değil, duygu da manipüle edilebiliyor. Özellikle kriz anlarında kitle psikolojisi üzerine oynanabiliyor. Bu da siyasal karar alma süreçlerini sadece öğrenmekle kalmıyor, duygusal bir zemine kayabiliyor.
Batı'da uzun süredir kullanılan nöro-psikolojik analizler yapılıyor, seçim yaparken sadece ekonomik çıkarlarını değil, bilinçaltında çalışmalarını de gözleniyorlar. Peki, bunu ne anlıyorsun? Bir pazara girdiğinizde aslında size sunulan seçenekler arasında “özgür” bir tercih yaptığınızı zannetseniz de, tercihiniz yönlendirilmiş olabilir. Siyasette benzer bir durum söz konusu olabiliyor. Size sunulan seçenekler, önceden kurgulanmış bir sistem parçaları olabilir. Seçim yaparken özgür çalışmayı sanırsınız ama çoğu zaman seçimin zemini, teknoloji ve veri mühendisliği üretimleri üzerinden şekillendirilmiştir.
Tam da bu noktada veri, sadece bilgi değil, dijital iktidarın yeni biçimi haline geliyor. Ancak veriyi elde etmek tek başına yeterli değil. Onu anlamlı kılmak, analiz etmek ve stratejiye dönüştürmek için güçlü bir teknolojik altyapı gerekiyor. İşte bu yüzden e-siyaset, yani elektronik olarak şekillenen siyaset anlayışı, klasik siyasal teorilerin dağılımı yeni bir alan açar.
Bu dijitalleşmiş siyasal zeminde güçlü olmak, teknoloji üreten, veri üreten ve dijital strateji geliştirebilen bir siyasal kültür oluşturmak mümkün. Geleceğin siyasal düzenindeki başarı, sadece kitleleri etkilemekle ya da retorikle değil, kimin nasıl kullandığını, esas siyaset bu olacak.
Peki ne yapmalı?
Yeni siyasetin kodları saklanırken içerilmez, kod yazan tarafta olması gerekiyor. Bu hem teknik altyapıyı güçlendirmeyi hem de sermayeyi bu yeni düzene hazırlamayı gerektiriyor. Dijital okuryazarlığı, yerli teknoloji yatırımlarını artırma ve etikle buluşturan yeni bir siyaset kültürü inşa etmek, üniversite-sanayi iş birliğiyle yapay zeka ve veri bilimi merkezlerinin bu sürecin temel yapı birimleri olması gerekir.
Bu dijital bilgiyi daha yakından takip edebilmek isteyenler için, Netflix'te yayınlanan “The Great Hack” (2019) belgeseli Cambridge Analytica skandalının arka planının gözler önüne seriyor. Ayrıca Laura Poitras'ın yönettiği “Citizenfour” (2014) ise Edward Snowden'ın ifşaatları üzerinden dijital gözetim pratiklerini etkileyici bir şekilde ortaya koyuyor. Onun iki yapımı, dijital çağda bireysel verinin nasıl küresel siyasetin yapıtaşı haline geldiği noktasında öğrenilebilir son derece öğreticidir.