Reagan Doktrini, Amerika Birleşik Devletleri başkanı Ronald Reagan’ın Soğuk Savaş’ın son yıllarında Sovyetler Birliği ve komünistlerin dünya üzerindeki etkisini kırmayı amaçlayan bir dış politika stratejisiydi. Yani buradaki containment, yani sınırlama Sovyetlere karşı. Doktrin her ne kadar 10 yıldan az bir süre uygulandıysa da 1980’lerden Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991 yılına kadar ABD dış politikasının merkezindeydi. Reagan Doktrini çerçevesinde ABD Sovyetler Birliği destekli Afrika, Asya ve Latin Amerika’daki sosyalist ülkelerdeki antikomünist direniş hareketlerine açık ve gizli destek vermiştir. Doktrinin amacı Reagan yönetiminin genel Soğuk Savaş stratejisinin bir parçası olarak Sovyetler Birliği’nin etkisini etkili olduğu bölgelerde azaltmaktı. Bu kapsamda Afganistan’da mücahitler, Angola’da Jonas Savimbi liderliğindeki UNITA ve Nikaragua’da Kontralar gibi hareketler desteklenmiştir.
Demokratikleşen ülkelerde Schultz, politik grupları, yani ticaret birlikleri ve gazeteleri güçlendirdi. Schultz, komünizme karşı mücadeleyi de yoğunlaştırdı. Reagan doktrini olarak da adlandırılan demokratikleşme baskısı, Sovyet yanlısı komünist ülkelere çok daha sert bir şekilde uygulandı. Reagan, El Salvador’daki bir siyasi partiyi destekleyerek El Salvador’daki komünist gerillalara karşı savaşta finans, training ve advising sağladı. İkinci döneminde Reagan yönetimi Güney Kore, Filipinler, Haiti ve daha az ölçüde Panama, Paraguay ve Şili’de muhalefet partilerine siyasi haklar vermeye başladı; ve bazı durumlarda demokratik yönetime geçiş sürecinde (komünizmden demokratik yönetime) yardımcı oldu. Haitiye ise insan hakları getirme sürecinin politik güçleri saklama olduğu düşünüldü.
En önemli noktalardan biri; Reagan, askeriyeye ayrılan bütçeye önem verdi. Intermediate Range Nuclear Forces Treaty, Sovyetler ve Amerika arasında her iki ülkenin nükleer kullanımını yasakladı (Reagan yönetiminde). Stratejik Savunma Girişimi (SDI), bilinen adıyla Yıldız Savaşları, 1980’li yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri’nde o zamanki başkan Ronald Reagan tarafından tasarlanan bir askeri tasarladı. Yine Anti-Balistik Füze Antlaşması, 1972-2002 yılları arasında faaliyette olan, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasında anti-balistik füzelere karşı bölgeleri savunma amaçlı kullanılan nükleer silahlı balistik füze sistemlerinin sınırlandırılması konusundaki silah kontrolü antlaşması.Sovyetler birliği, SDI’nin amerikaya sağlam bir saldırı yeteneği kazandıracağından korkuyordu. Bu nedenle yüksek teknoloji silahlanma yarışına girmek istemiyordu. Zira kendisi kaybederdi.
Reagan’ın askeri stratejisi, savaş sonrası dönemde eşi benzeri görülmemiş bir stratejidir çünkü yüksek maliyetli ve yüksek riskliydi. Aynı zamanda agresifti. Gaddis’in ifadesiyle, kısmen simetrik ve kısmen asimetrikti.
Reagan ile kendisinden sonra gelenlerin dış politikası arasındaki en somut fark, reagan ın bir bölgede savaşmak yerine oradaki isyancı grupları desteklemesi.
Reagan, containment (kontrol altına almak) ile Avrupa’daki Sovyetlerin yayılmacı politikasıyla başa çıkma vizyonunu kast ediyor.
Ancak Nikaragua ve Panama hariç, yönetimin Üçüncü Dünya’daki politikaları başlıca hedeflerine ulaştı – Sovyet etkisini azaltmak ve demokrasiyi teşvik etmek.
Sonuç olarak; 2. dünya savaşı sonrası döneminde yönetimler, sıcak çatışmadan kaçınmaya çalışıldı. Anti-komünist güçlerin güçlenmesiyle dış politika başarıları elde edildi. Silah kontrolü anlaşmaları yapıldı. Bir stratejist olarak Reagan’ın belirli hedeflere sıkı sıkıya bağlı kalması ona istikrarlı hedefler sağladı. Reagan’ın Gorbaçov’un samimiyetini çoğu Amerikan politikacısından daha erken kabul etmeye istekli olması, Sovyetlere değişen tutumlarının dostça bir Amerikan tepkisiyle karşılanacağının sinyalini verdi.
Pek çok kişiye göre Reagan, şanslı bir adam olarak değerlendirilir. Esasen yönetimin başarısının bir kısmı şansa bağlanırken bir kısmı Reagan’ın politikalarının etkililiği ile ilgilidir. Sovyet iç reformu, büyük ölçüde Sovyet iç siyasetinin dinamikleriyle gerçekleşti. Rusya’daki dayanılmaz ekonomik durum ve zorlayıcı devlet kontrolü, Brejnev elitinin iktidar üzerindeki etkisinin gevşemesini bekleyen ve kontrol iddia eden bir reformcu hizip yaratılmasına yol açtı ve zaten bu iç dinamik de Sovyet dış politikasındaki değişimin başlıca nedenlerinden biriydi ve Sovyet ekonomisi en az 15 yıldır can çekişiyordu. Reagan’ın politikaları riskliydi ancak hızlı başarı için güvenlik feda edildi. Belki de sadece yorgun, aşırı genişlemiş bir Rus imparatorluğuna karşı denendiği için Reagan’ın politikaları başarılı oldu. Zaten bu politikalar tam da rusyanın aşırı genişlemesi sebebiyle tasarlanmıştı. Reagan stratejisinin en iyi işe yarayan kısımları: Reagan doktrini, SDI tehdidi, ileri stratejiler, söylem. Ancak doğu Avrupa üzerinde Reagan’ın donanmasından çok söylemleri etkili oldu.