Ernest Burgess, City Growth: An Introduction to Research Project (2015) adlı çalışmasında, bir şehrin büyümesi üzerine yapılan çalışmalar için araştırma yöntemleri ve perspektifleri ortaya koymaktadır. Şehrin genişlemesini, genişleme, ardışıklık ve yoğunlaşma açısından tanımlamaktadır. Şehir ve bölge planlamacılarının şehrin büyümesini fiziksel bir perspektiften ele aldıklarını savunmaktadır. Evleri, parkları, sokakları genişletmek ve şehir merkezleri kurmak gibi planlar ve uygulamalar, şehrin gelecekteki fiziksel gelişimini kontrol etme ihtiyacıyla ilişkilidir. Ancak Burgess’e göre, şehrin yayılmasını bir süreç olarak ele alan hiçbir çalışma yoktur.
Bu nedenle, şehir genişleme süreçlerinin eşmerkezli bölge modeli aracılığıyla sıralanarak araştırılabileceğini savunmaktadır. Ona göre, ilk daire iş ve ticaret bölgesini içermektedir. Mağazalar, bankalar, ticari iş merkezleri, tiyatrolar, oteller ve müzeler gibi kurumlar bu bölgeyi çevrelemektedir. Gün boyunca, bu dairedeki nüfus yüksektir. Ancak, çalışma saatlerinin sonunda, bu alanın nüfusu azalmaktadır. İkinci daire, nüfusun ve arazi kullanımının değişken olduğu geçiş bölgesidir. Bu bölge, daha düşük kaliteli oturma alanlarını içerir. Göçmenlerin Amerikan şehirlerine yerleştiği ve iş gücü piyasasını oluşturduğu ilk yerdir. Ticari faaliyetler geçiş bölgelerinde yerleşerek eski kullanıcıları taşınmaya zorlar. Üçüncü daire, işçilerin yaşadığı bölgedir. Bu bölge, endüstriyel işçileri ve geçiş bölgesinden kaçan ve çalıştıkları yere daha kolay ulaşmak isteyen ikinci nesil göçmenleri içerir. Bu bölgede yaşayan işçi sınıfının yaşam standartları yüksektir. Dördüncü daire, üst sınıfların yaşadığı bölgedir. Bu bölgede, zenginlerin mülklerinin yanı sıra orta sınıf konutları da vardır. Beşinci daire, banliyö bölgesidir.
Burgess’e göre kent genişleme sürecinde gruplar ve bireyler ikamet yeri ve mesleğe göre sıralanır ve yeniden konumlandırılır. Kentin doğal ekonomisi ve kültürel gruplaşmalara dayalı farklılaşması, kentin yerleşim biçimini ve kişiliğini etkiler. Ayrıca kentin işbölümü düzensizliğe, yeniden örgütlenmeye ve farklılaşmaya neden olabilir. Örneğin; siyah kapıcılar ve İrlandalı polisler gibi. Kentsel yayılma süreçleri toplumsal örgütlenmeyle uyumlu olabilir. Ancak aynı zamanda hızlı kentsel yayılma, suç, düzensizlik, hastalık ve intihar gibi toplumsal düzensizliklere de yol açabilir. Burgess’in kentsel kuramını tamamlayan bir diğer kavram da hareketliliktir. Hareketlilik kavramı, kentsel yaşamdaki değişiklikleri incelemek için önemli bir kavramdır. Ancak hareketlilik ve hareket arasında farklılıklar vardır. Hareket, rutin hareketlerde olduğu gibi değişmez ve sürekli olabilir. Ancak hareketlilik, yani büyümeyle ilişkili hareket, değişimi ve yeni bir deneyimi temsil eder. Yüksek hareketlilik kentte toplumsal ve kişisel düzensizliğe neden olur. Şehirdeki çocuk çeteleri, genç suçluluğu, yoksulluk, suç ve boşanma gibi sorunlar hareketlilik alanlarıyla ilişkili olarak tartışılmaktadır. Şehir hayatındaki hareketliliğin artmasının insanları karmaşaya ve ahlaksızlığa ittiğini savunmaktadır. Hareketliliğin bol olduğu her yerde, modern şehirdeki bozulma bölgelerinde olduğu gibi, ahlaksızlık, fuhuş ve kötülük alanlarının ortaya çıktığını savunmaktadır.
Burgess’in modelini Donald Black’in sosyal geometri yaklaşımıyla karşılaştırmak istedim. Donald Black, sosyal hayatı ve davranışı anlamak için çok boyutlu bir model kullanır. Black’in modelinde konumu Burgess’in modelinde de görüyoruz. Yönü daha karmaşık bir biçimde görüyoruz. Black’in modelinde gördüğümüz yatay-morfolojik yaklaşımı Burgess’in modelinde göremiyoruz. Çünkü Burgess etkileşimin etkileriyle çok ilgilenmiyordu. Ancak Burgess’in modelinde, Black’in modelinde de bulunan kaynakların eşitsiz dağılımına ilişkin dikey yaklaşımı görebiliyoruz. Çünkü Burgess’in dairesel modeli aslında sınıf ayrımına ve buna neden olan kaynakların eşitsiz dağılımına dayanmaktadır. Burgess’in modeli ayrıca kültürel bir değerlendirmeyi de içerir. Aynı kültürel değerlendirme Black’in modelinde de yer almaktadır. Burgess’in modelinde Marksist bir boyut vardır. Ancak kişilerarası etkileşim incelenmediği için Durkheim ile ilgili bir boyut yoktur. Ancak Durkheim’in ekonomik farklılaşmaya ilişkin diğer görüşlerini ilişkilendirebiliriz. Burgess, kentleşme sürecine odaklanarak rekabetçi ekonomik yapıyı gösteren eşmerkezli daireler teorisini geliştirmiş ve kentsel ekolojik teoriye mekan boyutunu eklemiştir.
Yorumlar (0)