Basın Kampında Tartıştık: Şimdi Ne Yapmalıyız?
Birincisi geçen yıl yapılan BAMAD Basın Kampı?na gittiğimde, düzenleyiciler, etkinlik için seçtikleri slogan olan ?Yol arıyoruz!?...
Rimland bölgesi Nicholas J.Spykman’ın tanımıyla, Doğu Avrupa’dan başlayarak Türkiye’yi, İran’ı, Pakistan’ı ve Çin Halk Cumhuriyeti’ni kapsayarak, Doğu Sibirya’ya kadar uzanan ve kara gücü ile deniz gücü arasında bir nevi tampon görevi gören bölgedir.
Spykman, ABD’nin yeni dünya üzerinde mutlak hegemonyasına değinmektedir. Ona göre rimlandı ele geçiren Avrasya’ya hâkim olur, Avrasya’ya hâkim olan dünya’ya hâkim olur. Spykman, Mackinder’in heartland teorisini eleştirmiş ve “Rimland” teorisini ortaya atarak jeopolitiğe katkıda bulunmuştur.
Spykman, Japonya’nın Pasifik Savaşı’nı kaybedeceğini ve Çin ile Rusya’nın sınırlar konusunda birbirleriyle mücadele etmeye devam edeceğini öngördü. Ayrıca Çin’in yükselişini, Asya’da baskın güç haline geleceğini ve ABD’nin böylece Japonya’nın savunmasından sorumlu olacağını öngördü.
Spykman, Avrupa entegrasyonuna karşıydı ve ABD çıkarlarının Avrupa’da bütünleşik güçten ziyade dengeli gücü desteklediğini savundu. ABD, Avrupa’nın fethini önlemek için Almanya’ya karşı savaşıyordu ve dengeyi korumak için yapılan bir savaştan sonra Avrupa’yı federalleştirmek veya birleştirmek mantıklı olmayacaktı.
Avrasya’daki güç dengesinin ABD güvenliğini doğrudan etkilediğini savundu.
Amerikanın güvenliği ve bağımsızlığı, eğer Avrasyada uzak doğu ve Avrupa gücü baskın olmazsa, ona göre, olabilir.
Spykman için, Amerikan sınırının okyanusların ötesine, Asya ve Avrupa’ya doğru genişletilmesi, Amerikan izolasyonculuğunu sona erdirme politik amacına hizmet eden aktif müdahaleye dayalı yeni bir dış politika yarattı.
Spykman, II. Dünya Savaşı sonrası için Amerika yayılmacılığına bilimsel bir zemin hazırlamıştır. Dünya hakimiyetinin sadece Amerika tarafından sağlanabileceğine dikkat çeker.
Rimland (Mackinder’ın “İç veya Marjinal Hilal”) bölümleri:
Avrupa kıyısı toprakları;
Arap-Orta Doğu çöl toprakları; ve,
Asya muson toprakları.
Spykman ilk ikisini tanımlandığı gibi kabul ederken, Asya ülkelerini tek bir “muson toprakları” olarak gruplandırmayı reddeder. Hindistan, Hint Okyanusu kıyısı ve Hindistan kültürü, Çin topraklarından ayrı bir coğrafyaya ve medeniyete sahipti.
Rimland’ın tanımlayıcı özelliği, Heartland ile marjinal deniz güçleri arasında yer alan bir ara bölge olmasıdır.
Rimland, demografik ağırlığı, doğal kaynakları ve endüstriyel gelişimi nedeniyle büyük öneme sahiptir. Spykman, Rimland’ın Heartland’ı sınırlamada önemli olmasının nedeninin bu önem olduğunu görmektedir, ancak Mackinder, Outer veya Insular Crescent’in Heartland’ı sınırlamada en önemli faktör olacağına inanmıştır.
Spykman, dünyayı aynı Mackinder’ın jeopolitik bölgelerine ayırmış ama Mackinder’ınki gibi merkezden dışa değil de gelişimin dıştan merkeze doğru olmasını daha uygun görmüştür. Yani kuzey Amerikaya sahip olan güney Amerika, Avustralya ve Afrikaya hükmeder.
Rimland, Kuzey Denizi’nden Akdeniz’e, Kızıldeniz’e, Hint Okyanusu’na ve Pasifik’e kadar uzanan Avrupa ve Asya’nın (‘Avrasya’) kıyı bölgelerinden oluşur.
Avrasya’nın kartografik temsili, bunun dünyanın en büyük ekonomik, politik ve demografik gelişim alanı olduğunu göstermeyi amaçlamıştır, ancak haritanın belirsiz özellikleri Spykman’ın küresel strateji ve jeopolitika hakkındaki mesajının netliğini zayıflatmaktadır.
Rimland’da deniz ve kara güçlerinin kavramsal ve coğrafi buluşma noktasını, siyasi mücadele ve yeniliğin bir ‘sınır bölgesi’ni konumlandırdı.
Mackinder’ın Heartland hakkındaki sözünü değiştiren Spykman, Rimland’ı yönetenin dünyaya hükmettiğini öne sürdü.
(Rimland ın hem kara hem deniz gücü var ama Heartland’ın sadece kara gücü var, çünkü üstündeki deniz buzul olduğu için verimsiz)
Jeopolitik koşullar Rimland’ı bağımsız ve özerk bir güç alanı olmaktan ziyade deniz ve kara güçleri arasında bir sınır bölgesi olan bir ‘tampon bölge’ haline getirdi.
Spykman’ın tanımladığı ABD, İngiltere, Rusya, Almanya ve Japonya dahil tüm ‘büyük güçler’ Rimland’ın dışında konumlanmıştı, ancak güçlerini ona yansıttılar.
Rimland nüfusu büyük güçlerin jeopolitik güç dengesinde etkiliydi ve kendi karar alma güçlerinden yoksundu.
Spykman, hegemonik gücün büyük ölçüde yerel toplulukları hiçe sayarak stratejik çıkar alanlarının doğrudan veya dolaylı kontrolünü elde ettiği emperyal bir dünya düzeni görüşünü sürdürdü
Spykman, Amerika Birleşik Devletleri’ni jeopolitik ve siyasi strateji konusunda küresel bir bakış açısı benimsemeye teşvik etti:
‘Küresel savaş ve küresel barış, tüm cephelerin ve tüm alanların birbiriyle ilişkili olduğu anlamına gelir. Birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar, birinde başarı veya başarısızlık diğerleri üzerinde anında ve belirleyici bir etkiye sahip olacaktır. Bu nedenle, dünyayı bir bütün olarak görmek gerekir’
Spykman, kıyı bölgelerinin, kendi deyimiyle ‘Rimland’ın, bir sınır alanı olarak birincil önemini koruyacağını ve deniz ve kara tabanlı stratejik savunmanın merkezi bir parçası olmaya devam edeceğini savundu.
‘Güç’ kavramı, Spykman’ın jeopolitik yazılarında merkezi bir rol oynadı.
Ona göre, ‘tüm medeni yaşam son tahlilde güce dayanır’ ve bunu ‘insanları hareket ettirme yeteneği’ olarak tanımladı.
Spykman, Amerika Birleşik Devletleri’nin dünyada güçlü bir konuma ulaşmak için siyasi etkisini Rimland’a yansıtması gerektiği sonucuna vardı.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)