Mehmet Ragıp Karcı
Rasim Köroğlu bir şiir toplantısına gitmiş, dönüşte "buradaki tek kazancım Ragıp Karcı Ağabey ile tanışmak oldu...
İlk nokta; kitlesel sınır dışı etme, Örf ve Adet Uluslararası Hukukuna aykırıdır ve yasaklanması devlet egemenliğinin istisnasıdır. Kitlesel sınır dışı etme, din, ırk vb. ile ilişkilendirilebilir. Bu nedenle, bu kural devlet egemenliğini kısıtlar. AİHM’ye göre, kitlesel sınır dışı etme yapılmamalıdır. Aynı kural, Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme, Afrika Halklar ve İnsan Hakları Şartı, BM Genel Kurulu (2019) Güvenli, Düzenli ve Kurallı Göç için Küresel Sözleşme (bu ayrıca işbirliği, güvenli ve onurlu geri dönüş ve yeniden entegrasyonu da belirtir), Yabancıların Sınır Dışı Edilmesine İlişkin Uluslararası Hukuk Komisyonu Taslak Maddeleri, Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi, Arap İnsan Hakları Şartı’nda da yer almaktadır. Ancak, Uluslararası Hukuk Komisyonu aynı anda sınır dışı etmekten (herkesin özel durumunu değerlendirmek) de bahsetmektedir. Ancak, buna karşı argümanlar da vardır. Birincisi, antlaşma uygulaması ve hükmünün yardımcı bir rolü olmasıdır. İkincisi, bazı devletler (Avustralya gibi) onun geleneksel olmayan özelliğine vurgu yapmaktadır. Tüm Göçmen İşçilerin ve Ailelerinin Haklarının Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’de, hem düzensiz hem de düzenli göçmen işçiler ve aileleri sınır dışı edilemez. Afrika Şartı, toplu sınır dışı etme hakkında konuşurken ulusal, etnik, dini gruplara vurgu yapar. Bir örgüt olan UNGA, toplu sınır dışı etme hakkında konuşurken ölüm, işkence, zalimce, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele olduğunu söyler. Avustralya, toplu sınır dışı etme hakkında konuşurken, uluslararası örf ve adet hukuku hakkında temsilci değildir ve Avustralya, toplu sınır dışı etmenin yasaklanmasını içeren evrensel bildirgelerin tarafı değildir.
Bir diğer nokta; denizde kurtarma, uluslararası örf ve adet hukukudur. Buna başlarken, ilk örnek Xhavara davasıdır. UNCLOS, 98’e göre, ilk paragrafta bayrak devletinin görevinden bahsediliyor: Geminin mürettebatı ve yolcuları için tehlike oluşturmadığı sürece kurtarma görevi. Ancak bu istisna SOLAS’ta daha büyüktür. SOLAS, kaptan böyleyse (durum gereksiz ve mantıksız olduğunda, yapamıyorsa) yardım etmeyeceğini belirtir. UNCLOS 98, ikinci paragrafta ise her kıyı devletinin arama ve kurtarma merkezi kurma görevinden bahsedilir, her kıyı devleti işbirliği yapmalı ve koordine olmalıdır. Açık Denizler Sözleşmesi (Cenevre), UNCLOS 1’in yerini almıştır. Ve 12. maddesi UNCLOS 98 ile aynıdır. 1998 SAR Sözleşmesi’ne yapılan değişiklikler kurtarma tanımı hakkında bahseder. Ancak 2004 SAR, kaptanın geminin yolculuğundan sapmasından sorumlu olmadığını garanti eder. Ayrıca devletlerin iş birliği ve koordinasyonundan bahseder. SAR bölgelerinden bahseder ve ayrıca karaya çıkma ve güvenli yerden bahseder ve IMO Kılavuzlarını dikkate alır. IMO Kılavuzları güvenli yerden bahseder. Güvenli yer, hayatınızın tehlikede olmadığı ve temel ihtiyaçların karşılandığı yer anlamına gelir. IMO kılavuzlarına göre, gemiye yardım ettiğiniz yer güvenli yer değildir. UNCLOS 94, devletin bayrağını taşıyan gemiler üzerindeki yargı yetkisinden bahseder. Devletin kaptan aracılığıyla gemideki insan haklarına saygı gösterme görevinden bahsetmeliyiz. UNCLOS 18’e göre, kıyı devletleri üçüncü devletin gemisini engellememelidir. Ancak, örf ve adet uluslararası hukuku güvenli yeri ve karaya çıkmayı tanımlamaz.
kurtarma kuralı özel antlaşmalarda, ancak aynı zamanda kamu hukuku olan ILC’de de var. Uluslararası hukukta devlet gemisinin davranışı bayrak devletine atfedilir. Ancak, AİHM’ye göre özel geminin davranışı da bayrak devletine atfedilir. DARSIWA’ya göre, devlet gemisinin davranışı devlete atfedilir. SOLAS’a göre, bir hükümet diğer hükümetlerle istihbarat paylaşmalıdır. SAR devleti kurtarma görevini yerine getiremezse, SAR Konvansiyonu’na göre yeni koordinatör devlet atanır.
Medvedyev örneğinden bahsedebiliriz. Açık Denizler Hakkında Cenevre Konvansiyonu savaş zayiatlarını kurtarmaktan bahseder. Ancak, görevden sonra ve muhtemelen diyor. 2 istisna var. Diğer ilginç nokta, sanırım denizaltılardan sınıfta bahsetmedik. Denizaltılar, savaş sırasında kurtarma yaparlarsa, ortaya çıkarlar.
Cenevre Konvansiyonu’na göre misilleme de yasaktır.
Xhavara AİHM davasıdır. Kaptan Arnavutların ölümlerini yargıladı. Ayrıca devletin egemenliğine vurgu yaptı. Göç konusunda önlemin sınırları nerede? İtalyanlar göç konusunda önlem aldılar. Bu nedenle İtalyanların savaş gemisi Arnavutların gemisini kontrol etti, bunu yaparken çarpışma oldu ve Arnavutlar öldü, Arnavutlar bile yasadışı. Sözleşmeler ve ulusal mahkeme kararlarının yanı sıra, örf ve adet karakterinden bahsederken SOLAS ve SAR ile ilgili devlet uygulamaları da var. UNCLOS, 98, paragraf 1 bayrak devleti ile ilgilidir, 2. paragraf kıyı devletidir. UNCLOS, 94 de bayrak devletinin gemi üzerindeki yargı yetkisi ile ilgilidir ve ardından örf ve adet karakterinden bahsederken, kaptan üzerinden devletin insan hakları konusundaki yargı yetkisine de bakmalıyız.
Üçüncü nokta; gizli sınır dışı etme ya da örtülü sınır dışı etme, mobbing sonucu olan sınırdışı demek. Genel olarak Devletin mobbingi ile ilgilidir, ancak aynı zamanda bir yabancının zorla ayrılmasına yol açan Devlete atfedilebilen ihmal ve eylemleri de içerir. ILC Taslak Maddelerine göre, gizli sınır dışı etme yasaktır. Mülkiyetle ilgili konuların yanı sıra, ünlü Yeager davası bunun bir örneği olabilir. Diğer örnek ünlü Eritre-Etiyopya davasıdır. Gizli sınır dışı etme burada işten çıkarma, işsizlik, kimlik kartı ücretleri, toplu cezalandırma, tecavüz, asgari muamele ihlalini içerir. Etiyopyalılar Eritre tarafından sınır dışı edilir. İnsan hakları ihlalleri, uluslararası hukuk ihlalleri vardır. Cenevre ve Afrika İnsan ve Halk Hakları Şartı’nın ihlalidir. Etiyopyalılar işten çıkarılır. Kimlik kartı ücretleri hakkında; mahkeme bunu gizli sınır dışı etme veya mobbing olarak görmez ve mahkeme az sayıda kişinin tutuklandığını, geri kalanının toplu cezalandırma olmadığını söyledi. Mahkumların tecavüzü hakkında hiçbir kanıt yoktur. Komisyon bunun gizli sınır dışı etme olmadığını, sosyal ekonomik motivasyonlar olduğunu düşünüyor. Ancak 2000’den sonra komisyon, asgari muamele dediğimiz şeye uyulmadığını söylüyor. Cenevre’den önce insani ve örf ve adet hukukuna bakıyoruz. Karar; bu davada ekonomik mobbing var ama gizli sınır dışı yok. Eritre ekonomik kayıplardan sorumlu. Wi’a kampında insan hakları ihlalleri var. Ancak eski davada sorun devletle ilgili olup olmadığı. ILC’ye göre devlete atfedilebilir. Mal kaybının bir kısmı devlete atfedilebilir, bir kısmı ise atfedilemez.
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.
Yorumlar (0)