GEBELE ZİRVESİ: TÜRK DÜNYASININ JEOPOLİTİK HAMLESİ

12 Eki 2025 - 18:21 YAYINLANMA

Azerbaycan Gebele kentinde düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 12. Zirvesi, yalnızca Türk dünyası için değil, Avrasya’nın genel jeopolitik dengesi açısından da tarihsel bir dönüm noktası olarak kayda geçmiştir. Türk dünyasının en kapsayıcı kurumsal çerçevesini oluşturan TDT, bu zirvede ekonomik iş birliğinden savunma koordinasyonuna, ulaştırma ağlarından kültürel kimlik politikalarına kadar geniş bir gündemi tartışmıştır.

Zirvenin teması olan “Türk Dünyasında Dayanışma ve Entegrasyonun Derinleştirilmesi”, hem bölgesel krizlere (Rusya- Ukrayna savaşı, Gazze, Suriye) hem de Batı-Doğu rekabetinin hızla yeniden şekillendiği Avrasya alanına doğrudan bir cevap niteliği taşımaktadır. Gebele Zirvesi, bu anlamda Türk devletlerinin küresel güç dengeleri arasında kendi jeopolitik özerkliklerini kurma çabasının sembolü haline gelmiştir.

2019’da Türk Konseyi’nden Türk Devletleri Teşkilatı’na dönüşen yapı, artık “danışma” örgütü olmaktan çıkıp “politik koordinasyon” örgütüne evrilmektedir. Özellikle 2022 Semerkant ve 2023 Astana zirvelerinde alınan kararlar, ortak yatırım fonu, ortak savunma konseyi ve Türk Akademisi gibi kurumsal derinliklerin oluşmasına zemin hazırlamıştır.

Gebele Zirvesi bu sürecin devamı olarak, üç stratejik dosyayı öne çıkarmıştır:

  1. Ulaştırma Entegrasyonu (Orta Koridor’un güçlendirilmesi),
  2. Savunma ve güvenlik koordinasyonu,
  3. Küresel krizler karşısında ortak diplomatik pozisyon.

Bu üç başlık, Türk dünyasının sadece kültürel dayanışmaya değil, aynı zamanda jeopolitik özerkliğe dayalı bir “Türk Avrasya’sı” tasarımına yöneldiğini göstermektedir.

Zirvenin Gebele’de düzenlenmesi tesadüf değildir. Gebele, Azerbaycan’ın kültürel merkezlerinden biri olmasının ötesinde, Karabağ zaferi sonrası dönemin jeopolitik simgesi haline gelmiştir. 2020’deki İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan, sadece toprak bütünlüğünü sağlamamış, aynı zamanda Türk dünyası içinde stratejik öncü rolünü de pekiştirmiştir.

Zirvede Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Türk dünyasının sınırları yalnızca haritalarla değil, gönüllerle çizilmiştir.” vurgusu dikkat çekmiştir. Bu vurgu, TDT’nin sınır aşan kimlik inşasını güçlendirmektedir. Aynı zamanda Azerbaycan’ın hem Güney Kafkasya’da hem de Hazar geçişli ticaret ağında merkez ülke konumunu pekiştirdiğini göstermektedir.

Türkiye, Gebele Zirvesi’nde hem kurucu lider ülke hem de bölgesel güvenlik sağlayıcısı kimliğiyle öne çıkmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türk Dünyası 2040 Vizyonu” çerçevesinde vurguladığı üç ilke, ‘‘stratejik özerklik, savunma dayanışması ve enerji güvenliği’’ zirve gündeminin yönünü belirlemiştir.

Türkiye’nin öncülüğünde savunma sanayii alanında yürütülen Baykar, ASELSAN ve Roketsan tabanlı iş birlikleri, sadece askeri değil, teknolojik bir bağımsızlık hattı kurmaktadır. Özbekistan ve Kazakistan gibi ülkelerin bu alandaki entegrasyonu, gelecekte ortak üretim ve tatbikat modellerini beraberinde getirecektir. Gebele Zirvesi’nde alınan en kritik kararlardan biri, Türk Devletleri Ortak Güvenlik Forumu kurulması yönündeki istişare sürecidir. Bu adım, örgütün NATO veya CSTO benzeri kolektif güvenlik yönelimine değil, “Türk eksenli güvenlik koordinasyonuna” işaret etmektedir.

Orta Koridor ve Enerji Jeopolitiği

Orta Koridor, Çin’den başlayıp Orta Asya, Hazar, Kafkasya ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan yeni ipek yoludur. Gebele Zirvesi, bu hattın güvenliğini, finansmanını ve lojistik altyapısını yeniden tanımlamıştır. TDT bünyesindeki ülkelerin toplam ticaret hacmi 2024 itibarıyla 170 milyar doları aşmıştır. Gebele Bildirisi’nde bu hacmin 2030’a kadar 400 milyar dolar seviyesine çıkarılması hedeflenmiştir. Ayrıca, TANAP, BTC ve Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu hatlarının genişletilmesi, Hazar geçişlerinde gümrük entegrasyonu, “Türk Ticaret Koridoru” adıyla yeni bir ekonomik kuşak projesi doğurmaktadır. Bu durum, hem Çin’in Kuşak-Yol Girişimi (BRI) hem de Avrupa’nın Küresel Geçit stratejileriyle rekabet eden Türk merkezli bir Avrasya altyapısının doğuşuna işaret etmektedir.

Gebele Zirvesi’nin dikkat çeken diplomatik mesajlarından biri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) meselesidir. KKTC, 2022 Semerkant Zirvesi’nde ilk kez “gözlemci üye” statüsüne kavuşmuştu. Gebele’de bu statünün güçlendirilmesi ve Türk dünyası içinde Kıbrıs Türklerinin tanınırlığının artırılması yönünde güçlü ifadeler yer almıştır.

TDT Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, basın toplantısında “Kıbrıs Türklerinin sesinin Türk dünyasında duyulması, adil bir uluslararası düzenin gereğidir.” ifadesini kullanmıştır. Bu ifade, Türk dünyasının yalnızca kültürel değil, diplomatik dayanışma örgütü haline geldiğinin göstergesidir. Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığını meşrulaştıran bu ortak söylem, aynı zamanda Doğu Akdeniz enerji denklemlerinde Türk devletlerinin çıkar birliği yönünde hareket edebileceğini göstermektedir.

Kazakistan ve Özbekistan gibi ülkelerin de KKTC’ye yönelik akademik, kültürel ve turizm iş birlikleri başlatması, tanınma sürecinin “fiili entegrasyon” aşamasına geçtiğini göstermektedir.

Suriye Denkleminde Türk Dünyasının Stratejik Tutumu

Suriye meselesi, Türk dünyası açısından yalnızca güvenlik değil, insani, diplomatik ve kimlik temelli bir mesele olarak değerlendirilmiştir. Türkiye’nin 2016’dan bu yana yürüttüğü sınır ötesi operasyonlar, hem terör tehdidini bertaraf etme hem de bölgesel istikrarı tesis etme amacı taşımaktadır. Gebele Zirvesi, Suriye’deki yeniden yapılanma sürecine Türk dünyasının katkı potansiyelini gündeme getirmiştir. Özellikle Türkmen nüfusunun korunması ve entegrasyonu, “Türk kimliğinin güvenliği” perspektifinden ele alınmıştır.

Bu bağlamda, TDT ülkelerinin Suriye’deki Türk ve Türkmen bölgelerine yönelik insani yardımlarını koordine edecek bir mekanizma kurulması önerilmiştir. Bu öneri, örgütün klasik diplomatik gündeminin ötesine geçerek kriz yönetimi örgütüne dönüşümünü hızlandırmaktadır.

Gebele Zirvesi, yalnızca jeopolitik değil, kimliksel boyutuyla da dikkat çekmiştir. Türk Akademisi ve Türk Kültür Fonu’nun etkinleştirilmesi, ortak alfabe, dil ve medya stratejileri üzerinde durulmuştur. Ortak Türk dijital platformları, sosyal medya içerikleri ve akademik değişim programları, “Türk Dijital Çağı” vizyonunun temellerini atmaktadır. Ayrıca, Türk Üniversitesi Ağı (TÜRKÜNİ) projesinin hızlandırılması kararı, yükseköğretim alanında kurumsal bütünleşmenin önünü açmaktadır.

Gebele Zirvesi’nin en dikkat çekici yönlerinden biri, Türk devletlerinin dış güçler arasındaki denge politikasını kurumsallaştırma çabasıdır. Rusya-Ukrayna savaşı, Çin’in Orta Asya’daki nüfuzu ve Batı’nın yaptırım politikaları arasında Türk devletleri “çok kutupluluk içinde kendi kutbunu” inşa etmektedir. Bu çerçevede, TDT’nin politik vizyonu “bağımsızlıkların dayanışması” mottosuyla tanımlanmıştır.

Değerlendirme

Gebele Zirvesi, Türk Devletleri Teşkilatı için sadece bir toplantı değil, stratejik bir dönemeçtir. Barış ve güvenlik teması, işlevsel kapasitenin artması, altyapı ve ulaşım koridorlarının geliştirilmesi, kültürel ve kimlik bakımından ortak yönlerin pekiştirilmesi açısından önemli fırsatlar sunmaktadır. Ancak bu fırsatların değerlendirilebilmesi için liderlerin iradesi, kaynakların yeterliliği, kurumlar arası koordinasyon, uygulama takibi ve jeopolitik baskılarla baş edebilme kapasitesi kritik olacaktır.

Gebele’yle Türk dünyası, sadece kendi içindeki dayanışmayı derinleştirmekle kalmayacak, bölgesel barışa, ekonomik entegrasyona ve küresel güç dengelerine daha güçlü bir aktör olarak katkı sunma potansiyelini taşıyor. Eğer Gebele Zirvesi, bildiri ve deklarasyonların ötesine geçen pratik adımlar ve somut projelerle anılırsa, bu Türk Devletleri Teşkilatı’nın hem bölgesel hem de küresel arenada “söz sahibi bir birliktelik” olma yönündeki yolculuğunda önemli bir mihenk taşı olacaktır.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: