MOSKOVA’DA KRİTİK BULUŞMA: RUSYA’NIN SURİYE POLİTİKASI VE ORTADOĞU’DAKİ GÜÇ DENGELERİ

20 Eki 2025 - 14:33 YAYINLANMA

15 Ekim 2025 tarihinde Moskova’da gerçekleşen görüşme, Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında, hem Suriye’nin Beşar Esad sonrası dönemi hem de Ortadoğu’daki bölgesel güç dengeleri açısından kritik bir dönemeç olarak öne çıkmaktadır. Bu görüşme, sadece iki lider arasında diplomatik bir temas değil, aynı zamanda Suriye’nin iç siyasi yapısının yeniden şekillendiği, uluslararası tanınırlık arayışının yoğunlaştığı ve bölgesel aktörlerin çıkarlarının kesiştiği bir zeminde gerçekleşmiştir. Suriye’nin iç savaş sonrası toparlanma süreci ve uluslararası arenadaki meşruiyet kazanma çabaları, bu görüşmenin önemini arttırırken, Moskova’nın Ortadoğu’daki stratejik hedefleri de görüşmenin arka planında belirleyici bir rol oynamaktadır.

Görüşmenin temel boyutlarından biri ekonomik iş birliği ve enerji alanındaki stratejik projelerdir. Suriye, yıllarca süren iç savaş ve istikrarsızlık nedeniyle altyapısını büyük ölçüde kaybetmiş, enerji ve ulaşım sektörlerinde ciddi tahribat yaşamıştır. Şara yönetimi, Moskova’dan bu alanlarda aktif bir destek talep etmiştir. Bu talepler, yalnızca ekonomik yardım ve yeniden yapılandırma ile sınırlı kalmayıp, Rusya’nın Suriye’nin stratejik kaynakları ve altyapısı üzerindeki doğrudan nüfuzunu pekiştirecek şekilde tasarlanmıştır. Moskova, enerji altyapısına yapacağı yatırımlar ile hem ekonomik kazanç sağlamakta hem de bölgesel jeopolitik etkisini artırmaktadır. Özellikle petrol ve doğal gaz sektöründe planlanan ortak projeler, Suriye’nin ekonomik toparlanmasını desteklerken, Rusya’nın uzun vadeli stratejik nüfuzunu garanti altına almaktadır.

Eğitim ve insan kaynakları alanındaki iş birliği de görüşmenin dikkat çeken unsurlarından biridir. Putin’in ifade ettiği gibi, Rusya’da halen dört binden fazla Suriyeli öğrenci eğitim görmekte ve bu öğrencilerin Suriye’nin bürokratik ve teknik kadrolarında kritik görevler üstlenmesi beklenmektedir. Bu, sadece insan sermayesinin güçlenmesi anlamına gelmemekte, aynı zamanda Moskova’nın uzun vadeli stratejik etkisinin Suriye’nin devlet yapısına nüfuz etmesini sağlayan bir mekanizma olarak değerlendirilmektedir. Eğitim yoluyla kurulan bu bağlar, iki ülke arasındaki ilişkilerin sürdürülebilirliğini garanti altına almakta ve Rusya’nın bölgesel rolünü kurumsal düzeyde pekiştirmektedir.

Siyasi açıdan, Şara’nın Moskova ziyareti, Suriye’nin uluslararası meşruiyet kazanma çabalarının bir parçasıdır. Suriye’nin Esad sonrası geçiş sürecinde, yeni yönetimin tanınması ve dış aktörlerle diplomatik ilişkilerinin kurulması kritik önemdedir. Görüşmede, reform ve demokratikleşme vurgusu, Suriye’nin uluslararası tanınırlığını artıracak mesajlar içermektedir. Moskova’nın desteği, Şara yönetimi için uluslararası meşruiyet kazandırma potansiyeli taşırken, Rusya için Suriye’deki etkisinin sürdürülmesini garanti altına alacak stratejik bir avantaj sunmaktadır. Bu durum, özellikle ABD, AB ve diğer Batılı aktörlerin politikalarını dengeleme açısından önemlidir. Moskova, Şara yönetimini destekleyerek bölgedeki istikrarı koruma ve kendi çıkarlarını güvence altına alma rolünü üstlenmektedir.

Bölgesel Dengeler ve Rusya’nın Suriye Politikası

Bölgesel güvenlik perspektifinden bakıldığında, Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı kilit öneme sahiptir. Tartus deniz üssü ve Hmeymim hava üssü, Moskova’nın askeri kapasitesini güçlendirirken, aynı zamanda Akdeniz ve Ortadoğu’daki jeopolitik etkinliğini doğrudan etkilemektedir. Görüşmede, bu üslerin korunması ve güçlendirilmesi konusundaki kararlılık vurgulanmıştır. Bu durum, İsrail, Türkiye ve İran gibi bölgesel aktörlerin dikkatle izlediği bir gelişmedir ve güç dengelerinin yeniden şekillenmesinde önemli bir parametre olarak öne çıkmaktadır. Moskova, askeri varlığını Suriye’de sürdürülebilir kılmak için diplomatik ve ekonomik araçları etkin şekilde kullanmakta ve Şara yönetimi ile stratejik iş birliği zemini oluşturmaktadır.

İran ve Hizbullah ile olan ilişkiler de Suriye bağlamında Rusya’nın bölgesel politikalarının önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Moskova, bu aktörlerle kurduğu iş birliğini Suriye’nin iç siyasi süreçlerini etkileyecek şekilde yönlendirmekte, ancak Şara yönetimi ile ilişkilerini dengeleyerek İran’ın bölgedeki nüfuzunu sınırlamayı hedeflemektedir. Bu stratejik denge, Rusya’nın bölgedeki üstünlüğünü sürdürmesi açısından kritik önemdedir. Türkiye ile yapılan koordinasyon ise özellikle kuzey Suriye’deki güvenlik ve istikrar açısından Moskova’ya diplomatik manevra alanı sunmaktadır. Bu bağlamda, Şara yönetimi ile Rusya arasındaki iş birliği, bölgesel istikrarın sağlanması ve dış aktörlerin müdahalelerinin sınırlandırılması açısından kilit bir role sahiptir.

ABD ve Batı ülkelerinin Suriye üzerindeki etkisi, Moskova açısından hem bir tehdit hem de stratejik bir denge unsurudur. Rusya’nın Suriye’deki etkisinin artması, Batı’nın bölgedeki çıkarlarını sınırlamak için çeşitli diplomatik ve ekonomik önlemlerle karşılık bulmaktadır. Moskova, Şara yönetimi aracılığıyla diplomatik, ekonomik ve askeri araçlarını bir bütün olarak kullanarak bölgedeki dengeyi kendi lehine çevirmeyi hedeflemektedir. Görüşmenin bu boyutu, yalnızca ikili ilişkileri değil, aynı zamanda Ortadoğu’daki güç dengelerini etkileyecek makro stratejik bir planın parçası olarak okunabilir.

Enerji ve altyapı projelerinin yanı sıra, Moskova’nın Suriye’deki ekonomik yatırımları, aynı zamanda bölgesel diplomasi açısından da önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır. Rusya, yeniden yapılanma sürecinde yatırım yaptığı her alan üzerinden hem ekonomik kazanç elde etmeyi hem de Suriye’deki politik etkisini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda, Moskova’nın finansal ve teknik katkıları, Suriye’nin toparlanmasını hızlandırırken, Rusya’nın stratejik hedeflerini de doğrudan desteklemektedir.

Görüşmede ayrıca diplomatik mesajların çok yönlü olması dikkat çekicidir. Moskova, Şara yönetimini desteklerken, diğer bölgesel ve küresel aktörlere karşı da stratejik mesajlar vermektedir. Bu diplomatik denge, Rusya’nın Ortadoğu’daki rolünü pekiştirirken, Suriye’nin istikrarını ve uluslararası tanınırlığını artıracak bir mekanizma olarak öne çıkmaktadır. Moskova, bu yaklaşımı ile hem Suriye’deki iç siyasi süreçlerde etkili olmayı hem de bölgesel güç dengelerini kendi lehine çevirmeyi hedeflemektedir.

Görüşmenin uzun vadeli etkileri, özellikle Suriye’nin siyasi yeniden yapılanma süreci ve Rusya’nın bölgesel stratejileri açısından kritik öneme sahiptir. Şara yönetimi, Moskova desteği ile hem iç siyasi istikrarını sağlamayı hem de uluslararası arenada tanınırlığını artırmayı hedeflemektedir. Rusya ise bu iş birliği ile Suriye’deki etkisini pekiştirirken, aynı zamanda Türkiye, İran, İsrail ve Batı ülkeleri ile olan ilişkilerde stratejik bir avantaj elde etmektedir. Bu bağlamda görüşme hem Suriye’nin hem de Rusya’nın uzun vadeli hedefleri açısından dönüm noktası niteliğindedir.

Ayrıca görüşmede, Suriye’nin yeniden yapılandırılacak altyapı projeleri ve enerji kaynaklarının yönetimi, Moskova’nın bölgedeki jeopolitik etkisinin kalıcı hale getirilmesi açısından kritik bir araç olarak değerlendirilmiştir. Bu projeler, sadece ekonomik iş birliği değil, aynı zamanda Rusya’nın bölgesel nüfuzunu güvence altına alan stratejik bir yatırım olarak görülmektedir. Enerji projeleri, özellikle petrol ve gaz altyapısında yapılacak yatırımlar, Moskova’nın uzun vadeli stratejik planlarının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır.

Değerlendirme

Sonuç olarak, 15 Ekim 2025 Moskova görüşmesi, Suriye’nin Beşar Esad sonrası dönemde hem uluslararası tanınırlığını güçlendirmek hem de iç siyasi istikrarını sağlamak açısından kritik bir dönemeçtir. Ahmed eş-Şara’nın Moskova ziyareti, Suriye’nin yeni yönetiminin uluslararası aktörlerle ilişkilerini güçlendirme çabalarının somut bir göstergesi olurken, Rusya açısından da bölgedeki stratejik nüfuzunu koruma ve artırma fırsatı sunmaktadır. Görüşmede ortaya çıkan ekonomik, enerji ve altyapı iş birlikleri, sadece kısa vadeli kalkınma hedeflerini desteklemekle kalmayıp, uzun vadede Moskova’nın Suriye’nin politika ve karar alma mekanizmalarındaki etkisini kalıcı hâle getirecek unsurlar içermektedir.

Ayrıca eğitim ve insan kaynakları iş birliği, Rusya’nın Suriye üzerindeki etkisini toplumsal ve kurumsal düzeyde sürdürülebilir kılacak bir mekanizma olarak öne çıkmaktadır. Bu yaklaşım, Rusya’nın bölgesel stratejisinin yalnızca askeri veya ekonomik boyutla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda sosyal ve teknik altyapıya nüfuz ederek derinlemesine bir etki oluşturmayı hedeflediğini göstermektedir. Bu durum, özellikle genç nesil Suriyelilerin eğitim ve mesleki gelişim süreçlerinde Moskova’nın etkisinin artacağı anlamına gelmektedir.

Görüşmenin diplomatik boyutu da son derece önemlidir. Moskova, Şara yönetimini destekleyerek bölgedeki istikrarı güçlendirmeyi amaçlarken, aynı zamanda Türkiye, İran, İsrail ve Batı ülkeleri gibi aktörlerle ilişkilerini dengelemekte ve stratejik manevra alanını korumaktadır. Bu bağlamda, görüşme yalnızca ikili ilişkilere değil, Ortadoğu’daki genel güç dengelerinin yeniden şekillenmesine de doğrudan etki etmektedir. Moskova’nın Suriye’deki rolünü pekiştirme stratejisi, bölgedeki diğer aktörlerin politikalarını dengeleme ve Rusya’nın jeopolitik hedeflerini uzun vadede güvence altına alma amacını taşımaktadır.

Son olarak, bu görüşme Suriye’nin yeniden yapılanma sürecini hızlandıracak bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Hem ekonomik kalkınma hem de siyasi istikrar açısından Moskova desteği, Şara yönetimi için kritik bir avantaj sunmaktadır. Ancak bu süreçte, İran, Türkiye, ABD ve Batı ülkelerinin tutumları, Suriye’nin geleceğini şekillendirecek belirleyici faktörler olarak varlığını sürdürmektedir. Bu nedenle, Moskova ve Şara yönetimi arasındaki iş birliği hem fırsatlar hem de riskler barındıran çok katmanlı bir stratejik alan yaratmaktadır.

Özetle, Putin-Şara görüşmesi, Suriye’nin uluslararası tanınırlık kazanma çabalarını güçlendiren, Rusya’nın bölgesel stratejik hedeflerini pekiştiren ve Ortadoğu’daki güç dengelerini yeniden şekillendiren kapsamlı bir diplomatik hamle olarak değerlendirilebilir. Görüşme, ekonomik, askeri, diplomatik ve sosyal alanlardaki iş birliklerini bir bütün olarak ele alarak, Suriye’nin Beşar Esad sonrası döneminde uzun vadeli istikrarı ve Moskova’nın bölgesel etkisini güvence altına alacak bir zeminin oluşturulmasına hizmet etmektedir. Bu bağlamda, Moskova görüşmesi yalnızca ikili ilişkilerde değil, bölgesel ve küresel politikada da önemli bir dönüm noktası olarak kayda geçmiştir.

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: