TÜRK'LÜĞÜ YÜCELTMEK İÇİN YAŞA

18 Eki 2025 - 19:10 YAYINLANMA

İnsan, doğduğu toprakların değil; o topraklarda yeşeren ruhun çocuğudur.

Türk, işte o ruhun ta kendisidir.

Dağda esen rüzgârda, obada pişen aşta, otağın kapısında asılı duran bir çift nalda yaşar.

O ruhun özü: iman, ahlâk, cesaret ve vefadır.

Türklüğü yüceltmek, sadece bir bayrak taşımak değil; o bayrağın temsil ettiği manayı, her nefeste yaşatmak demektir.

“Türklüğü yüceltmek için yaşa.”

Bu, sadece bir çağrı değil; bir ömür fermanıdır.

Yörüklerin dağ başında yaktığı ateşten bugüne kadar gelen bir ahittir.

Türk olmak, bir ırkın değil, bir ahlâkın ve vicdanın mensubu olmaktır.

O ahlâk, yalanın karşısında doğruluğu; zulmün karşısında adaleti; korkunun karşısında cesareti koyar.

Türklüğü yüceltmek için yaşamak,

— Elin emeğine hürmet etmek,

— Doğaya, toprağa ve hayvana merhamet göstermek,

— Düşenin elinden tutmak,

— Sözünde durmak,

— Kadına saygı duymak,

— Çocuğa sahip çıkmaktır.

Bu erdemleri kuşanmadan “Türk’üm” diyenin dili var olur belki, ama yüreği eksik kalır.

Çünkü Türklük; soy kadar, soyluluktur da.

Yörüğün çadırı, fakire açık, yetime sığınaktır.

Türk’ün yüreği, Tanrı dağlarından Akdeniz’e uzanan bir vicdan haritasıdır.

Yörük kültüründe her sabah “Elini değil, gönlünü yıka” diye başlar gün.

Çünkü temiz el, ancak temiz bir gönülle hayır işler.

O gönül ki yalanla kirlenmez, hırsla yanmaz, kinle kararmasın diye dua eder her akşam.

Türklüğü yüceltmek, tankla değil; merhametle yapılan bir savaştır.

Kılıç kınına, öfke akla girmelidir.

Bir Türk’ün büyüklüğü, vurduğu kılıçla değil, tuttuğu sözle ölçülür.

“Türk’e kalkan kılıcı kır” sözü, sadece bir savaş çağrısı değil; bir adalet emridir.

Kılıç, zalimin elinde ise kötülüktür; mazlumun elinde ise koruyucudur.

Türk, hiçbir zaman saldırgan olmamıştır; ama her zaman vatanına, inancına ve onuruna kalkan olanı ezmeden durmamıştır.

Yörük atına binerken bile dua eder:

“Ya Rabbi, zalim olursam ayağımı tökezlet, mazlum olursam bana güç ver.”

Kılıcı kırmak, sadece düşmana değil, kardeşine yönelen nefretin kılıcını da kırmaktır.

Türk’ün Türk’e düşmanlığı, en büyük yenilgisidir.

Kendi soyunu, kendi dinini, kendi dilini unutan;

düşmanla değil, kendisiyle savaşan bir topluluk olur.

İşte o yüzden her Yörük çocuğu bilir:

Kılıç önce kendine çevrilirse, vatanın gölgesi kararır.

O kılıç kırılmalı, o nefret sönmelidir.

Türk’e kalkan kılıcı kırmak, kinle değil; birlikle yapılır.

Yörüklük, ahlâkın göçebe hâlidir.

Toprağa kök salmaz ama değerlerine sımsıkı bağlanır.

Onun kitabı Kur’an’dır, rehberi Peygamber’dir, yasası örftür, vicdanıdır.

Yörük obasında büyüyen her çocuk, “önce Allah’tan kork, sonra kuldan utan” diye öğüt alır.

Bu iki kelime, hem dini hem de ahlâkı özetler.

Yörükler, dağların gölgesinde, yıldızların altında yaşarken bile

Her bir hayvana “can” der.

Çünkü yaratılanı Yaradan’dan ötürü sever.

Bu sevgi, onun yüreğini büyütür, öfkesini küçültür.

Yörüğün öfkesi bile adalet kokar;

Çünkü “zulme kızmak ibadettir” der büyükleri.

Türklüğün maneviyatı, ırka değil, yaradılışa dayanır.

Bir Türk’ün gönlü geniştir;

Adaletini yalnız Türk’e değil, bütün insanlığa taşır.

O yüzden “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözü,

Bu milletin devlet felsefesi olmuştur.

Yörükler bilir ki;

Bayrak, sadece bir bez parçası değil, şehidin kanı, annenin duası, çocuğun umududur.

Toprak, yalnız üzerinde yürünmez; emanet olarak korunur.

Türk, toprağı vatan yapan ruhtur.

O ruh kaybolursa, dağ da, taş da anlamını yitirir.

Türklüğü yüceltmek için yaşamak,

yalnızca geçmişi anmak değil;

geleceğe imanla yürümektir.

Bugün Türk gençleri, ellerinde telefon, gönüllerinde boşlukla büyürken

asıl savaş artık kılıçla değil, kimlikle verilmektedir.

Türk’ün kılıcı bugün kalemdir, fikirdir, ilimdir, edeptir.

Yörüğün dağdaki ateşi, bugün gönüllerde yakılmalıdır.

Her Türk genci bilmelidir ki:

Atalarının kahramanlığı, yalnız zaferde değil, ahlâkta saklıdır.

Türklüğü yüceltmek için yaşa.

Çünkü senden sonra gelecek nesiller, senin yaktığın ışıkla yürüyecek.

Türk’e kalkan kılıcı kır.

Çünkü o kılıç, senin kardeşinin, senin geleceğinin boğazına dayanmıştır.

Yörük gibi yaşa; dürüst ol, dik dur, inancını koru.
Dağ gibi sağlam ol, rüzgâr gibi hür, su gibi temiz kal.

Unutma:

Bir Türk öldüğünde değil, ahlâkını yitirdiğinde kaybolur.

Bir Yörük, göç ettiğinde değil, gönlünü kararttığında tükenir.

Ve son olarak bil ki:

Türklüğü yüceltmek, bir ömürlük ibadettir.

O ibadetin adı; vatan, ahlâk ve insanlıktır.

            

AYDIN DÜNYA EFELERİ YÖRÜK TÜRKMEN FEDERASYONU BAŞKANI

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: