DAĞIN YÜREĞİ, YÖRÜĞÜN SEVDASI
Ben doğdum doğalı rüzgâr yüzüme çarpar,
Toros’un dorukları sanki alnıma yazılır.
Göç yolları hem yuvam hem kaderimdir benim,
Nereye çadır kursam orası yurdum sayılır.
Yıldızlar bize harita, gece bize sırdaş,
Ay ışığı yolumuza bilge olur, kılavuz olur.
Anamın ninnisinde oba kokusu vardır,
Babamın sözlerinde yiğitliğin demiri durur.
Biz Yörüğüz;
Bir elimizde ekmek, bir elimizde nara,
Yüreğimiz hem çiçek, hem ateş, hem yamandır.
Düşmana karşı dağ gibi, dosta karşı deryayız;
Adımız aşka varınca rüzgâr bile utandırır.
Sevdiğim bir yayla güzeli…
Bakışı türkü, sözü gül serini aşan bir bahar.
Saçlarından esen rüzgâr çadırın içine dolar,
Bir gülsün diye obanın bütün kuşları çağlar.
Yüreğim ona vurulunca
Göç yolları daha yeşil, yaylalar daha kutlu görünür.
Bir tebessüm etse sanki Toroslar eğilir,
Bir bakış atsa bozkır bile gülünür.
Aşka düşmek Yörük için zayıflık değildir,
Bilakis dağ gibi sert bir yemindir.
Sevdiğini korumak, uğruna ölmek,
Yiğitliğin en gür nidasıdır, eller bilir.
Onun elini tutmak,
Bir vatan toprağına sahip çıkmak gibidir.
Benim sevdam, kıl çadırda yoğrulan bir hamurdur;
Hem sıcaktır, hem dayanıklıdır, hem de ebedidir.
Bozkırın sessizliğini bölünce bir haber geldi:
Düşman sınır boyunda gezermiş, gözü obalara dikilmiş.
Biz Yörükler, korku nedir bilmeyiz;
Atımız hazırdır, yayımız gerilmiştir, okumuz gözlenmiştir.
Dediler ki: “Yiğitler! Dağa çıkma vaktidir!”
Biz de dedik: “Dağ bizimdir, gök bizimdir;
Bu toprakta gölge olacaksa sadece bayrağımızındır!”
Atlar kişnedi, rüzgâr dağdan indi,
Obanın kadınları dualar edip oğullarını gönderdiler.
Kızılca kıyamet kopsa da Yörük duruşu sarsılmaz;
Çünkü yiğidin yüreği vatanla mühürlenmiştir.
Düşman gördü ki karşına çıkanlar
Sıradan bir oba değil, bozkırın ta kendisidir.
Biz vurdukça gürledi gök, biz yürüdükçe sarsıldı yer;
Her adımda Yörüğün alnında bir güneş yükselir.
Savaş biter, zafer gelir;
Ama Yörük için en büyük güç yine sevgidir.
Döndüğümde sevdiğimin gözleri doldu,
Yüreğimde bir sıcaklık; bozkırda açan ilk çiçek gibidir.
Elini tuttum, “Ben geldim” dedim,
“Dağların rüzgârı arkamda,
Senin sevdan yanımda,
Bayrağın gölgesi üstümde.”
O an anladım ki kahramanlık yalnızca kılıçla değil,
Bir sevdayı yaşatmakla da olur.
Yörük yüreği iki ateş taşır içinde:
Biri vatana, biri sevdiğine; ikisi de kutsal olur.
Gün döner, mevsim geçer, obalar göçer;
Ama Yörük’ün sözü, türküsü ve sevdası
Hiçbir zaman yolunu kaybetmez.
Biz göçeriz ama köksüz değiliz;
Kökümüz dağdadır, kültürümüzde, töremizdedir.
Bizim yolumuz yıldızlarla çizilir,
Bizim destanımız rüzgârda söylenir.
Bir gün çocuklarım sorarsa:
“Baba, Yörük dediğin kimdir?”
Onlara derim ki:
“Yörük, hem aşkı sırtında taşır,
Hem vatanı gönlünde.
Ateşten geçer, dağdan aşar,
Ama sevdiğini de, bayrağını da
Hiçbir rüzgâra teslim etmez.”