DOĞANIN DÖNGÜSÜNDE YÖRÜK HİKMETİ

07 Ara 2025 - 21:48 YAYINLANMA

Ağaç toprağa küsmez… Toprak suya darılmaz… Su buluta, bulut tufana, tufan da borana gücenmez. Güneş karı eritir, eriyen su dereleri taşırır, sonra o su büyük bir sabırla denize kavuşur. Doğanın hiçbir unsuru birbirine kırılmaz; çünkü her biri, varlığını diğerinin varlığıyla tamamlar. Bu, ekosistemin kadim yasasıdır: denge, süreklilik ve karşılıklı ihtiyaç.

İnsanlık ise zaman zaman bu yasayı unutur. Modern dünyanın telaşı, betonun soğuğu ve tüketimin açgözlülüğü bize sıkça unutturur: Biz doğayı yönetmiyoruz; biz doğanın bir parçasıyız. Ne ondan üstünüz ne de onsuz yaşayabiliriz. Ve bu gerçeği en iyi bilenlerden biri vardır: Yörükler.

Yörükler: Ekosistemin yürüyen hafızası

Yörük, yalnızca dağ ile ova arasında dolaşan bir göçebe değildir. O, doğanın nabzını tutan bir bilgedir. Hangi rüzgârın yağmur getirdiğini, suyun hangi vadide ömürleneceğini, toprağın hangi ayda nefes alacağını bilir. Hem yaşamını doğanın ritmine göre kurar hem de doğanın işleyişine kendi varlığıyla katkı sağlar.

Koyunların, keçilerin otladığı meralarda toprak yenilenir. Yörük çadırı kurulan yaylada bitkiler çoğalır, kuşlar daha çok ötüşür. Çünkü insan doğayla uyumlanınca, onun düşmanı değil; tamamlaya­nı olur.

Bugün “ekosistem”, “sürdürülebilirlik”, “doğal denge” gibi modern kavramlarla ifade etmeye çalıştığımız birçok şey, Yörük kültüründe yüzyıllardır zaten yaşamın doğal akışına işlenmiştir.

Doğa işini yapar; insan ona eşlik ederse büyür

Doğa kendi döngüsünü asla aksatmaz. Ağaç toprağa düşer, toprak suyu tutar, su buluta döner, bulut yağmura, yağmur yeniden cana. Yörük de bu döngünün dışında duran bir gözlemci değil; içinde duran, onunla yürüyen bir unsurdur. Çünkü bilir ki doğanın nefesi kesilirse, insanın nefesi de kesilir.

Göç yolları yalnızca yollar değildir; doğanın nabzının attığı damarlardır. Yörükler bu damarların sağlıklı akmasının garantisidir. Yüzlerce yıl boyunca göçer kültürün doğaya verdiği zarar değil, doğayı yaşatan bir katkı oluşu da bundandır.

Bugün yeniden hatırlamamız gereken şey

Beton yığınlarının arasında sıkışmış şehir insanı olarak belki unuttuk: Ağaç toprağa küsmüyorsa, biz neden toprağa küselim? Su buluta darılmıyorsa, biz neden doğaya darılalım? Yörüğün bize bıraktığı en değerli miras, “doğayla kavga etmeyen yaşam”dır.

Belki de bugün ihtiyacımız olan şey, Yörüğün o sade ama güçlü bakışıyla dünyaya yeniden bakmak:

Doğanın bir parçası olduğumuzu bilerek yaşamak.

Ve bilerek yaşatmak.

                          

AYDIN DÜNYA EFELERİ YÖRÜK TÜRKMEN FEDERASYONU BAŞKANI 

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: