KASİDE-İ BÜRDE'NİN TESBÎ "İ" YLE İLGİLİ RÜYÂ
Hazret-i Mısrî Bursa'ya gelince gönlüne zamân zamân İmâm-ı Bûsırî'nin Kasîde-i Bürde'sini tesbî' arzusu düşer. Hazret-i Pîr bu eserinin nasıl yazıldığı “Mevâidü'l-İrfân” adlı eserinin on seyyar sofrasında sâdık rüyaların nübüvvetin kırk altı cüz'ünden bir cüz' olduğunu yazan Hadîs-i Şerîfi yorumları şöyle anlatır:
"İmâm-ı Bûsırî'nin 'Kasîde-i Bürde'sini tahmîs veya tesbî' yapmak istedim ki her beytin ilk kelimesinde Hazret-i Peygamber'in ismi bulunsun. Çok uğraştım ama bir türlü başaramadım. O kadar çalıştım, zahmetler çektim, yine de yazmak kâbil değil. Bir kaç beyiti tesbî' yapabildim. Bir başka vaz da geçebiliyordum. Resûlullah sevgisi o arzumu artırıyordu yine de muvaffak olamadım. Mânâ dostu azîz bir kardeşim var idi.kendisi sâlih, âlim ve fâzıl idi ki:
'Birâder, sahibinden izin aldın mı? yani Resûlullah'ın rûhâniyetine tevessül ettin mi?
'Hayır' dedim.
'İşte, yazamadığı sebebinin budur.' deyince aklımın bakımı geldi. Sanki uyuyakalmışım da oradayım. Hemen abdest tazeleyip o gece Resûlullah'ın rûhaniyyetine tevessül ettim. Fakîri meyûs etmemesi için o kerem denize yönelip ağladım, sızladım. 1665 senesinin Muharrem yerindeki Bursa'da idim.
Sonunda bir rüyâ gördüm:
Hazret-i Resûlullah sahabe-i kirâmından birisini gönderip beni çağırtmışlar. O zât bana dedi ki:
'Senin için Resûlullah buyurdular ki: Bizim beyaz at, bizden ayrıldı. Arkamızdaki çayırdadır. Onu tutup getirsin.' Ve bana onun yerini ve yolunu tarif etti. Ben de:
'Başım üzerine, Peygamberimizin emri uğruna cânımı federala ederim.' diye koşarak gittim, atı yakaladım. Çayırdan giderek Hazret-i Peygamber'in huzûruna dilem. Baktım ki yedi kadar kişiyle dağın eteğinde akar bir su başında öğle namâzı kılıyorlar. Ben yanlarına varınca namaz da bitti. Benim de dayanacak gücüm kalmadı. Artık utanmayı kaldırdım. Hemen gidiyorum. Mübârek dudaklarını öpmeye başladım. Dudaklarını hem öpüyor ve hem de güyâ işte ilm-i ilahînin mâdeni maârif-i Samedâniyyenin kaynağı, vahy-ı Hudâ'nın mahzeni vardır, diye seve seve, yana yana öperek böyle söylüyordum. Bir zamân böyle devam etti. Fahr-i Resûl Efendimiz de erkekler olmadılar. Biraz sonra buyurdular ki:
'Namâzı kıldın mı?'
'Hayır,' dedim. Buyurtlar:
'İşte su, abdest al!'
'Başka efendim!' diyerek abdeste başladım. O esnâda duruyorum. Artık hâsıl olan sevinç ve huzûrun tarifine imkan yoktu. Sevinçten ağladım. Hemen o gün Kasîde'nin tesbîine girdim. Otuz yedi beyit o gün, kırk da ertesi gün tesbî uyguladım. Nihâyet günü içinde tamamladım.
Görülen bu rüyâda talep edilen Mesele yani yazılması istenen tesbî',insanın bineği gibidir. Kasîde-i Bürde'ye; atı Efendimizin huzûruna getirmek, tesbîin evvelki beyitlerinin Peygamber'imizin ismi Muhammed ile başlamasına; yedi sahabenin tesbîe'si; abdest al, buyurdukları, işe başla! diye müsâade satın almasına işaret eder.
Bu rüyâyı da aynıyla vefâtımdan sonra her yerde Tesbî'-i Kasîde okuyorsa bu risâle ile birlikte yazılması ihvânımdan ricâ ederim.”