DAĞ YÖRESİNE ALTERNATİF GÜZERGAH
Bursa’nın Güneydoğusu:nda bulunan Orhaneli, Keles, Harmancık ve Büyükorhan ilçelerine Bursa Dağ Yöresi denildiğini bilmeyen neredeyse yoktur. Bu dört ilçe ve Balıkesir’e bağlı Dursunbey ilçesinin hepsinin aslında bir zamanlar sadece Beyce/Orhaneli’ye bağlı olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Dağ yöresinin kaderini etkileyen en temel unsur ulaşımdır. Bu bölgenin adeta can damarı olan tek ulaşım yolu yine bu ilçeleri hem Bursa’ya hem de birbirine bağlayan kara yoludur. Bu yolun son elli yıldır kısmi, pansuman dokunuşlar ve biraz genişlemenin dışında hiç değişmediğini görüyoruz. ‘’Coğrafya kaderdir.’’ Özdeyişinin en somut örneği olarak bu yolu verebiliriz. Henüz motorlu taşıtlar bölgede kullanılmadan önceki yaya yoluna çok yakın bir güzergah üzerinde devam etmektedir. Bu yolun tam anlamıyla iyileştirilmesinin zor olduğunu arazi şartlarının zorluğuna bağlayabiliriz belki. Ancak ülkemizde yol inşaatıyla ilgili bilgi, teknoloji ve tecrübe o kadar üst seviyededir ki aşılmaz denilen dağlar aşılıyor, denizin altından raylı sistemler, lastik tekerlekli araçlar için tüp geçitler yapılıyor ancak dağ yöresi yolu bir türlü bitirilmiyor. Bu da ‘’Aşkımız Beyce yolu gibi olsun, hiç bitmesin.’’ Esprisinin neredeyse atasözüne dönüşmesine sebep olmuştur. Şimdiye kadar hep mevcut yolu nasıl genişletebiliriz diye düşünüldüğü için dedelerimizin atla, katırla geçtiği yol aynı güzergahta anca bu kadar iyileştirilebildi. Yol boyunca zorlu coğrafya, yükselti farkları, Bursa’nın su havzası hatta su deposunun içinden, dik yokuş ve sert virajlara çözüm aramak yerine yeni bir güzergah niye düşünülmez ki?
Henüz kış ayağını uzatmadığı halde biraz yağış ve soğukta yaralanmalı ve maddi hasarlı kaza haberleri almaya başladık. Yolun dar, virajlı, dik rampalı ve yoğun kullanımına yolu bilmeyen veya dikkatsiz sürücülerin hatalarını da ekleyince bu kış da dağ yöresinin can damarından can yakan haberler almamız kaçınılmaz gibi.
Bayram ve hafta sonu dönüşlerinde yolun yoğunluğundan dolayı zaman zaman bizim de tercih ettiğimiz, bazen de konuyla ilgili olarak arkadaş sohbetlerinde konuştuğumuz farklı bir güzergah var aslında. Konunun uzmanı olmamama rağmen harita üzerinden yaptığım bir iki basit inceleme sonucunda Nilüfer, Çalı’dan Orhaneli Başköy- Erenler mahallesi üzerinden çizilecek yeni bir yol projesinin hem mesafe olarak daha kısa olduğunu, hem de topoğrafik olarak daha düzgün bir yapıya sahip olduğunu farkettim. Mevcut yolun Erenlere kadar olan kısmının bu yeni güzergaha taşınması belkide sadece Kapıkaya tünelinin maliyeti kadar anca olacaktır. Dağları delip iki şerit yol yapmak yerine daha kolay bir güzergahta yüksek standartta bir yol yapmak daha mantıklı olmaz mı?
Siyaset çevrelerinde hazır İstanbul –Antalya yüksek hızlı tren projesi konuşulurken Bursa –Antalya otoyolu niye konuşulmaz? Neredeyse Bursa/ Harmancık ilçesine kadar bitmiş olan bu otoyolun Bursaya bağlanması ve bir bütün olarak otoyol standartalarına ulaştırılmasının önündeki engelin sadece coğrafya olmadığını düşünüyorum. Bu yolun yapılması genel anlamda İstanbul- Antalya arasındaki ulaşımı kısaltacak. Marmara’yı Akdeniz’e bağlayacak, Marmara bölgesinin neredeyse yok olmaya terkedilen Güney Marmara ve dağ yöresini adeta bir cazibe merkezi haline getirecek, bölgede tarım, hayvancılık, sanayi ve ekolojik turizmin gelişmesini sağlayacaktır.
Bugün hemen herkesin bildiği bir gerçek var ki o da Bursa’da büyük bir depremin er veya geç olacağıdır. Bursa’daki fay hatlarını incelediğimizde bütün fay hatlarının doğu-batı aksında devam ettiğini görürüz. Depremsellik açısından Bursa’da en sağlam bölgenin de yine Uludağ’ın güneyinde kalan dağ yöresi olduğu da artık bilinen bir gerçektir. Bu yol sayesinde Sayın Cumhur Başkanımız’ın ‘’ Yol medeniyettir’’ sözünün gereği olarak bölge hem daha da medeniyete kavuşacak hem de Bursa’nın nüfus ve konut yükünü kaldıracak rezerv bir alan haline gelecektir.
Yok olmaya yüz tutmuş köyler tekrar canlanacak, bölgeye geri dönüşler hızlanacak, ilçe merkezlerinde sanayi ve ticaret artacak, eğitimden sağlığa, konuttan ulaşıma birçok konuda Bursa’nın yükü hafifleyecektir.
Özellikle Bursa’yı ve dağ yöresini temsil eden millet vekilleri başta olmak üzere tüm etkili çevrelerin bu konuya odaklanmaları ve konuyla ilgili teknik ve bilimsel çalışmaları yapıp ulusal anlamda gündeme getirmeleri gerekir. Madem ki ‘’Yol medeniyet demektir.’’ O halde medeniyeti dört gözle bekliyoruz. Ertuğrul Gazi’den günümüze kadar devlet kurmuş ve devletine hep sadık kalmış, Kayı boyu’nun evlatları olarak bölgenin bu hizmeti hak ettiğini düşünüyorum. Yol olursa Dağ Yöresi ve Marmara’nın güneyi gelişir. Marmara bölgesi içindeki gelişmişlik farkı ortadan kalkar. Dağ yöresi gelişirse Bursa gelişir. Bursa gelişirse Türkiye gelişir.