SAĞLIK SİSTEMİNDE İYİ-KÖTÜ-ÇİRKİN
Hayatta en önemli şey nedir? Bu soruya herkes ihtiyacı doğrultusunda cevap verebilir. Ancak verilen cevapların ağırlıklı çoğunluğu ‘’sağlık’’ şeklinde olacaktır. Kanuni Sultan Süleyman, Muhibbi mahlasıyla yazdığı bir şiirinde;
‘’Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’’
Beyitiyle çok güzel anlatmıştır. Gerçekten yine kendi ifadesiyle cihanı elinde titreten Muhteşem Süleyman bile sağlıklı bir nefes alabilmenin dünyaya hükümdar olmaktan daha değeli olduğunu ifade ediyor.
Öncelikle insanlık için bu kadar önemli bir konunun çalışanları, başta doktorlar olmak üzere çok önemli ve değerlidir. Toplum nazarında da bu sektör çalışanları haklı bir itibara sahiptir. Bir hastanın acısını dindirmek, şifa bulmasına vesile olmak, ona sevgiyle yaklaşmak, ona değerli olduğunu hissettirmek hem hasta için hem sağlık personeli için bir mutluluk sebebidir.
Geçenlerde evde ufak bir ev kazası geçirdim. Belimden rahatsızlandığım için ambulans çağrıldı. Sağlık personeli hemşire ve doktor işinin öneminin farkında olarak ilk kontrolleri yaptıktan sonra dikkatli bir şekilde beni ambulansa kadar taşıdılar. Sonra da en yakın devlet hastanesine ulaştırdılar.
Bu iyi.
Hemen röntgen çekildi, Bir ağrı kesici iğne yapıldı. Görevli doktor bey, ‘’hiçbir şey yok, düşer gibi olmuş’’ diyerek bizi eve gönderdi. Aradan bir hafta geçmesine rağmen ağrı acı azalacağı yerde artmaya başladı. Biz Doktor bir şey yok dedi diye bir şey yokmuş gibi davranmaya çalışıyoruz, ama bir şeylerin olduğu belli. dokuz Eylül gece saat 1 civarında Bursa Şehir Hastanesine zor zahmet kendi aracımla gittim. Acilde yönlendirme, kayıt, triaj derken acil polikliniğinde doktor beye durumu anlattıktan sonra sabaha kadar, MR, BT, Röntgen, kan tahlilleri hepsi yapıldı. Genel cerrahi, Beyin cerrahi ve ortopedi uzmanları doktorların hepsi en iyi şekilde tetkiklerini yaptılar. Girişteki danışma görevlisinden doktorlara kadar herkes mükemmel bir şekilde görevlerini yaptılar. İç organlarda hasar var mı yok mu, iç kanama var mı yok mu hepsine bakıldı. Sabaha kadar bütün doktorlar tek tek gelip kendisini ilgilendiren konularda bilgi verdiler. Bu da çok iyi.
Sonuç ne mi: Her hangi bir iç kanama yok, Böbrek ve dalakta sıkışma, ve Lomber vertebra kırığı. Yani beldeki omurlardan biri kırık. Çektiğim onca acı bir tarafa, hiçbir şey yokmuş gibi, ilaçsız, korsesiz bir hafta geçirdim. Belde kırılmadan dolayı omurilik zarar görebilir ve felç olabilirdim. Böbrek ve dalaktaki hasarın da çok feci sonuçları olabilirdi. Şehir Hastanesinde yapılan bütün tetkikler Bir hafta önce ambulansla götürüldüğüm hastanede yapılması gerekirken, ‘’hiçbir şey yok, düşer gibi olmuş’’ deyip işini doğru dürüst yapmayan doktoru Allah’a havale ediyorum. Bu KÖTÜ.
Bir kez daha anladık ki sağlık sektörü, hafife alınamayacak, kesinlikle ihmal götürmeyen, en küçük bir ihmalin ölüm ya da ömür boyu sürecek sakatlığa sebep olabileceği bir sektör. Ben işini severek yapan öyle insanlar gördüm ki bunların içinde temizlik personeli, çaycı, şoför, pazarcı gibi onlarcasını sayabilirim, bu çalışanlara ve yaptıkları işe sonsuz saygı duyarım. Ancak işini önemsemeyen, insana değer vermeyen, gurur ve kibrin girdabında boğulan kişiler allame i cihan da olsa, yaptığı işin piri de olsa -ki olamaz- kesinlikle saygı görmezler. Yaptığı işi parayla ölçen insanların değeri de aldıkları para kadardır. Yaratılmışların en şereflisi olarak yaratılan insan kendi değerini bu kadar düşürüyorsa ona da diyecek sözümüz bu kadardır. Bu da ÇİRKİN
Bu yazıyı yazmaktaki amacım tabi ki kendi çektiğim sıkıntıyı anlatmak değil. Toplumun en temel hizmet alanlarından biri olan sağlık sektöründe aynı konudaki iyi ve kötü örnekleri vurgulamaktı. Bu vesile ile Bursa Şehir Hastanesi acil tıp uzmanı; Hüseyin Yenice, beyin cerrahi uzmanı Ahmet Gülmez, başta olmak üzere görevini severek yapan tüm personele en içten teşekürlerimi arz ederim. Ne mutlu insan sevgisiyle meslek disiplini ve sevgisini birleştirebilen sağlıkçılara.
 
                 
            