TÜRKİYEDE EĞİTİMİN GELECEĞİ ÜZERİNE

27 Eki 2025 - 00:36 YAYINLANMA

Eğitim konusunda planlama yapmak gerçekten zordur. Hele hele Türkiye gibi farklı bir tarihi süreçten gelen, farklı siyasi ve etnik yapıya sahip olan, coğrafi ve iklim şartları çok farklı bölgelerden oluşan, sadece coğrafi olarak değil kültür ve inanç olarak da doğuyla batının kesişim noktasında olan bir ülke için en çetrefilli konulardan biridir eğitimin planlanması.

Birde jeopolitik olarak farklı fırsat ve tehditlerin bir arada olduğu, hatta iyi değerlendirilemediği zaman fırsatların bile tehdide dönüştüğü ülkemizde süresi ve içeriği ile eğitimi planlamak gerçekten zordur. Ancak sadece süresi açısından değil üçyüz altmışbeş derece kapsayıcılığı olan bir planlama da zorunludur.

Daha önceki yazılarımızda da zaman zaman eğitimi ele almaya çalıştık. Bugün daha çok süre olarak, ilk-orta ve lise eğitimi kaç yıl olmalı konusunu ele almaya çalışacağız. 

Aslında bir bakıma cevap çok basit; gerektiği kadar olmalı. Şu anda uygulanan 4+4+4 oniki yıllık zorunlu eğitimin içini ne kadar doldurabiliyoruz ?

Çocuklarımızın bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimlerinin en sağlıklı bir şekilde tamamlanabilmesi için ne kadar süreye ihtiyaç var?

Ülkemizde hangi alanlarda ne kadar yetişmiş insan gücüne ihtiyaç var? Kısa, orta ve uzun vadede bunun projeksiyonu yapılıyor mu? Gibi sorulara bilimsel ve doğru cevaplar bulmak gerekiyor. Bütün planlamaların da bu doğrultuda yapılması gerekiyor. Bunlar yapıldığında tüm eğitim kademelerinde eğitimin süresi çok sağlıklı olarak tespit edilebilir. Özellikle şu anda uygulanmakta olan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında bu tür çalışmaların daha hızlı bir şekilde yapılabileceğini düşünüyorum.

Yapılan tartışmalardan anladığımız kadarıyla eğitim süreleri yine sınav – sonuç odaklı olarak tartışılıyor. Ancak mevcut durumda zaten bu yaklaşımın sıkıntılarını yaşıyoruz. Yaklaşık yirmili yaşlara kadar gençlerimize sınav odaklı olarak eğitim veriyoruz. Ebeveynler büyük ümitlerle çocuklarını adı sanı duyulmadık bölümleri okumaları için kuş uçmaz, kervan göçmez beldelere gönderiyorlar. Sadece akademik kadrolara istihdam oluşturmak ve o bölgelerin ekonomisi canlansın diye açılmış bölümler var. Bir milyonuncu sıranın üzerinden öğrenci almasına rağmen boş kalan bölümler var. Gençlerin en değerli yılları ziyan olup gidiyor. Bunun sonucu olarak yaşı otuza dayanmış, üniversite mezunu işsizler ordusu gittikçe büyüyor. Türkiye Yüz Yılı Maarif Modelinin Değer ve insan merkezli yaklaşımının bu konudaki sıkıntılara da çözüm olacağını düşünüyorum

İlkokul ve ortaokulun her döneminde, lise eğitiminin ilk iki yılında mutlaka akademik benlik ve mesleki yönelim çalışmaları yapılıp öğrencileri ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yöneltmek gerekir. Okullarda bilimsel olarak yapılan ilgi, yönelim ve yetenek belirleme çalışmaları sonucunda oluşturulan rapor doğrultusunda öğrenciler yöneltilmeli, bu yöneltme tavsiye niteliğinde değil zorunlu olmalıdır. İkibinli yıllarda bu çalışmalar yapıldı ama veliye tavsiye niteliğinde idi. Belki de tek eksiği zorunlu olmayışı idi. Ziya Gökalp ‘’ Ala Geyik’’ şiirinde 

‘’At önünde et vardı,

 İt ot yemez ağlardı.

Otu ata yedirdim,

Eti ite yedirdim’’ 

Dediği gibi, mevzu kimin neye ihtiyacı varsa onu vermektir. Tek tipçi bir anlayışla her öğrenciye aynı programı anlatmaya çalışmak, ata et yedirmeye çalışmak gibidir. Ya da tavşanı süründürmek kaplumbağayı uçurmak gibidir. O da anca ‘’Beydeba’’ veya ‘’Lafounten’’in fabllarında olur.

Bazı sanat ve meslek dalları çok daha küçük yaşlarda eğitime başlamayı gerektirebilir. Bu nedenle ilkokuldan itibaren bu çalışmalara başlanmalı. İhtisas liseleri gibi ihtisas ilk ve ortaokullarının da kurulmaya başlanmış olması gelecek adına atılmış doğru adımlardır. 

Süre olarak ise ortaokul veya lisedeki müfredatın sadeleştirilmiş hali kaç ders saatinde işlenebileceği tespit edilerek minimum sürelere indirilmeli. Zorunlu eğitim süresi 4+4+ 3 yıl olmalı. Okul ve programlar arasındaki geçişler Okul Rehberlik servislerinin raporları, ikamet adresinin değişmesi gibi zorunlu haller dışında yapılmamalı. Lise eğitiminden sonra okul puanıyla meslek yüksekokullarına geçiş yapılabilmelidir. YKS sınavı sadece dört ve üzeri yıllık lisans programları için yapılmalı. Böylece gençlerin ilgi ve yetenekleri, ülkemizdeki istihdam ihtiyaçlarına göre yetiştirilmeleri sağlanmış, eğitim siteminde emek ve kaynak israfının önüne geçilmiş olur.

 

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: