YANAN ORMANLARIMIZI NASIL AĞAÇLANDIRALIM?

21 Ara 2025 - 18:40 YAYINLANMA

Orman yangınlarıyla ilgili olarak daha önce de yazılar yazdık. Orman yangınlarına sadece ekonomik bir kayıp olarak bakmıyoruz. Ormanlarımız yandığında sadece kereste ve odun yanmıyor. Ormanın doğal habitatı içinde en küçük canlı organizmalardan bildiğimiz hayvan ve bitkilere kadar her şey yanıyor ve yok oluyor. Bu nedenle orman yangınlarının maliyetini azaltmanın en iyi ve en az maliyetli yolu ormanların yanmasını önlemektir.

Yine orman yangınlarını sadece yangın mevsiminde konuşmak da yanlıştır. Orman yangınlarını kışın konuşmak gerekir. Malum ağaç dikme mevsimi başladı. Yanan ormanların yerine hangi ağaç türlerini dikelim ki ormanlarımız hem daha hızlı yetişsin hem de yangına karşı dayanıklı olsun, kolay tutuşmasın. Her yaz mevsiminde ormanlarımızdan yangın haberleri almayalım. Yukarda da belirttiğim gibi yangın sezonunda konuşulanları kısaca hatırlayalım.

  • Yanan yerlere zeytin dikelim, dağ taş zeytin olsun. Kızılçam gibi çok hızlı bir şekilde tutuşmasın.
  • Elma, armut, kiraz gibi meyve veren ağaçlar dikelim. Hem kolay yanmasın, hem ormandaki hayvanların beslenmesine yarasın.
  • Ceviz dikelim. Orman içindeki köylüler bakımını yapsın, cevizi de toplasın.
  • Ekonomiye katkı olsun; gibi fikirleri çoğaltabiliriz.

Fikirlerin hepsi ilk etapta çok parlak fikirlermiş gibi geliyor. Ancak tabiatın kurallarını, bilimin gerçeklerini ve geçmiş nesillerin tecrübelerini hesaba katmadan ortaya atılan bu tür fikirlerin çoğunun ayağının yere basmadığını söyleyebiliriz. Köyde doğup büyüyen, köyle bağını koparmayan ve zaman zaman da tarlayla, bahçeyle uğraşan biri olarak bazı tecrübelerimi ve gözlemlerimi paylaşacağım.

Yaklaşık elli yıl önce babam küçük bir üzüm bağı aldı. Buradaki kurumaya yüz tutmuş asmaları söküp yeni bağ dikimi yaptı. (Amerikan adı verilen köklerle) Bu bağlar kısa sürede kurudu. Aynı yere vişne ve kiraz fidanları dikildi. Ailece Bursa’ya taşındığımız için onlar da kurudu. Araziyi yaklaşık kırk yıl sonra merak ettim. Arazide öyle bir çam ormanı yetişmiş ki bu yerin bizim bağ veya kiraz bahçesi olduğuna inanamadım.

Yine özellikle dağ köylerindeki tarlaların hemen hemen hepsi yüzlerce yıl önce ormandan açılmıştır. Ancak köyden kente göç sonucu ormandan açılan bu tarlalar da tekrar ormana dönüşmektedir. Üstelik rasgele herhangi bir orman değil. Yüzlerce yıl önce meşe ormanıysa yine meşe ormanı, çam ormanıysa yine çam ormanı olmuştur. Yani meşelik kızıl çama, kızılçam karaçama dönüşmemiştir. 

Ege bölesinin denize yakın yerlerine gittiğimizde ise dağın taşın zeytin olduğunu görürüz. Bakımlı yerlerin dışında sahipsiz araziler de kendiliğinden zeytin ormanına dönüşmüştür. 

Bütün bu tecrübe ve gözlemlerden sonra başlıktaki soruya tekrar dönelim. Yanan ormanlarımızın yerine ne dikelim? Görünen o ki yanan ormanlarda daha önce var olan ağaç türleri dışındaki tüm ağaç türleri ancak ve ancak çok özel bakımla yetiştirilebilir. Ancak yanan ağaç türleri hiç bakıma gerek kalmadan tekrar yetiştirilebilir. 

Yanan bölgelerde toptancı bir anlayış yerine biraz daha detay çalışmak gerekir. Örnek olarak, Orhaneli -Harmancık yangınlarında yanan bölgede dere kenarı olan, taban suyu hiç eksik olmayan bölgeler vardır. Bölge içinde mikro klima özelliği olan küçük küçük bölgeler vardır. Aynı zamanda bu bölgede birkaç farklı toprak yapısı vardır. Buralar, tarım orman bakanlığının uzmanları tarafından incelenerek farklı toprak yapısına, su ve iklim yapısına uygun, bakım gerektirmeyen orman meyveleri yetiştirilebilir. 

Yanan bölgelerin genel ağaç türlerinin değiştiremesek de ormanlardaki ağaç çeşitliliğini artırabiliriz. Bu küçük adacıklarda yetiştirilecek ıhlamur, dut, böğürtlen gibi ağaçlar direkt olarak ekonomiye katkı sağlamasa bile bu bölgelerde arıcılığın gelişmesine katkı sağlayabilir.  

Yanan bölgelerde bazı kurum, firma ve sivil toplum örgütlerinin hatıra ormanı yapmaları teşvik edilmeli. Yirmi milyonu bulan ilk, orta ve lise düzeyi öğrencinin her birinin bir ve daha fazla ağaca sahip olması sağlanabilir. Böylece yeni nesillere ağaç sevgisini daha küçük yaşlarda aşılamış oluruz.

Yerleşim yerlerinin içinde kalan veya yakın olan orman arazileri isteyene sadece özel orman yetiştirmek koşuluyla uzun süreli olarak kiraya verilebilir. Kiraya verilen yerlerde hiçbir şekilde yapılaşmaya izin verilmez ve kurala uymayandan geri alınırsa bu da kısmi bir katkı sağlayabilir.

Uludağ’ın ve Bursa’nın sembol meyvelerinden olan kestane ağacının da yaygınlaştırılması gerekir. Hatta toprak ve iklim koşulları uygun olan bölgelerde köylerde ikamet edenlere uzun süreli kiralama yöntemiyle arazi tahsis edilebilir.

Sonuç olarak, bilim ve tecrübenin ışığında milli bir bilinç ve güçlü bir siyasi iradeyle yanan ormanlarımızı tekrar yeşil bir cennete dönüştürebiliriz. Tarih boyunca kim bilir kaç kez küllerinden doğmuş bir millet ormanlarımızın da küllerinden doğmasını sağlayabilir..

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: